Ağrı Dağı Zirve Faaliyeti Raporu

Üyeler: Baran Taşan, Ahmet Kahraman
Katılımcılar: Sergen Yücel, Mesut Okur, Burak Aktaş, Emre Beyaztaş

Alim’in bir gün Hall’de Sergen Hocagil Ağrıya gidecek bizden de bir kaç kişi ile birlikte gitmek istiyorlar lafının üzerine planlar yapılmaya başlandı. Ekipte ilk başta Muharrem de vardı ama faaliyetten üç gün önce hastanelik olması çok iç açıcı bir durum değildi ve faaliyeti iptal etmek zorunda kaldı. Ekip belli olmuştu sırada malzeme ve bilgi eksiklerini tamamlama vardı. Çok fazla teknik bir ekipman gerektirmediğinden hızlı bir hazırlıkla tamamladık. Sorun bilgi kısmıydı kulüpte çok fazla Ağrıya giden olmamıştı. Ama Berk kısa bir süre önce rehberlik yapmaya başlamıştı ve Ağrıya git gel yapıyordu. Aklımızdaki bütün soruları Berk’e sorduktan sonra (Teşekkürler Berk) Ağrıya gitmeye hazırdık. Ağrıya gitmeden mihmandar ile konuşmuş her şeyi ayarlamıştık.

2 Eylül sabah 8.30’da uçağa bindik ve Kars’a gittik. Oradan servis ile Doğubayazıt’a geçip o geceyi Kenan Otel’de geçirdik. Sonraki sabah 3200 Kampına gidebilmek için sabah 7 gibi kalkıp 2200e kadar servis ile çıktık. 10 gibi yürümeye başlayıp 13.30’da base camp’e vardık. Erken vardığımız için ve bir sonraki gün 4200’de zorlanmamak ve daha iyi aklimatize olmak için 3800’e çıkma planı yaptık Ahmetle. Emre Hocanın katılımıyla 1 saat 15 dakikada 600 metre irtifa alıp orada 30 dakika vakit geçirdikten sonra geri base camp’e indik.

3200 Kampı

(Biraz da Base camp’deki ortamdan bahsetmek istiyorum. Yukarıda bahsettiğim gibi sadece mihmandar ile çıkılıyor ve mihmandarlar şirket için çalışıyor. Biz oradayken yaklaşık 5 6 şirket vardı. Yani base camp çok kalabalıktı. Bunun neticesinde de tuvalet, yemek çadırları ve akşamları çay içebileceğiniz bir dağ evi yapılmış. Size sadece irtifaya alışmak kalıyor. Gerisini şirketler hallediyor ://)

Base camp’e indikten sonra yemek yedik ve çay içilen dağ evine geçtik. Orada yaklaşık 3 saat süren muhabbetten sonra uymak için saat 11’de çadırlara geçtik. Sabah 7.30 gibi uyandık, yemek yedik ve 10 gibi 4200 kampa ulaşmak için yola çıktık. Dün bu yolu çıktığımız için baya rahat 4200’e vardık. Ama yukarıda bahsettiğim sebeplerden ötürü inanılmaz kalabalıktı.

4200 kampı ulaşımın daha zor olması sebebiyle base camp kadar gelişmiş değildi. Ayrıca soğuk artık kendini belli ediyordu. Bugün erken yatmamız lazımdı çünkü gece 00.30’da zirve için yola çıkacaktık. Akşam yemeğini 5 gibi yiyip 6’da çadırlara girdik. Her yerde her zaman çadıra girer girmez uyuduğum için hiç bir problem olmadan yattım. Ahmetle 23.15 gibi kalkıp son bir kontrolleri yapıp ve kahvalıya geçtik. Sergen ve Burak hoca bi tık kötü hissediyordu kendilerini ama onlarda kahvaltıya gelmişti ve zirveye gelmeyi çook istiyorlardı. Hemen bir şey atıştırdık ve 00.30 gibi yola düştük.

Hava soğuktu ama yürüdüğümüz için okey durumdaydık. Zirveye giderken ana molamızı 4800 metrede bulunan Yaser kampında verdik. İrtifanın artık etkisi gözle görülür olmaya başlamıştı. Hızlı ve büyük adımlar baş döndürüyor ve göz karartıyordu. Küçük ve emin adımlarla ilerledik ve 5050 metredeki kalıcı buzula geldik. Artık soğuk baya baya hissettiriyordu. Ahmetin eldiveni küçük geldiği için elleri morarmıştı ve şişmişti. Ben iyi durumda olduğum için eldivenimi Ahmet’e verdim. Ben iç eldivenimle devam ettim. Kalıcı buzul başlangıcında kramponları takıp zirveye o şekilde yürümeye başladık.

Saat yaklaşık 06.15’de zirvedeydik. Güneş de ortaya çıktığı için ısınmaya başladık ve güzel fotoğraflar çekmeye çalıştık(beğenmedik). 07.30 gibi aşağı inmeye başladık ve seri adımlarla 9.30’da 4200 kampa indik.

Asıl plan bi gece daha burada kalıp sonra Doğubayazıt’a inmekti. Ama kondisyon açısından hepimiz yüksektik ve direkt Doğubayazıt’a inmek istedik. 4200 kampında yaklaşık iki buçuk saat yemek tuvalet dinlenme molası verdik ve Base camp’e devam ettik ve 2’de vardık. Buraya başka bir köyden(Çevirme mezrası) yol(?) çekilmiş. Araçlar buraya kadar geliyormuş bizde 3’te araca binip Doğubayazıt’a indik ve hamam sonrası yemek yiyip 4 günün acısını çıkardık.

Dağdan bi gün erken indiğimiz için İshakpaşa Sarayını gezmemiz ve güzel bi kebap yememiz gerektiğini düşündük. Öyle de yaptık(Dağkapı ciğercisi önerimdir) 16.30’daki uçağa yetişmek için servise bindik ve havaalanına geçtik.

Ağrı benim için çok farklı bir deneyimdi. Bu zamana yaptığım hiçbir dağcılık faaliyetine benzemedi. Teknik zorluğu çok olmayan ama soğuk ve dağ hastalığını yaşayabileceğiniz bir faaliyet diyebilirim. Bir daha gelir miyim diye soracak olursanız kesinlikle gelirim ama daha farklı şartlar altında ://

Baran


0 yorum

Bir yanıt yazın

Avatar placeholder

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir