Yer: Uludağ Keşiştepe Wolfram kulvarı
Ekip: Hakan Ak, Ahmet Yasin Ergenç, Baran Taşan
Tarih: 8 Mart 2025

(Ahmet) Baran’ın haftalardır aşırı darlaması üzerine artık bir kulvar çıkalım dedik. Birkaç hafta önceki başarısız Erciyes Şeytan Kulvarı denememizde alınan ani kararda etkili oldu. Uludağ’daki izin işleri sıkıntılı olduğundan Baran bir hafta öncesinden süreci başlattı.

(Baran) Uludağ’a gittiğimiz için Bursa GSB yi aradım ama İstanbul’da ikamet ettiğimizden dolayı iznimizi İstanbul il sınırları içerisinden almamız lazımmış. O yüzden Beşiktaş ve Sarıyer GSBleri aradım. Kimse konu hakkında yeterli bilgiye sahip değildi. O yüzden gidip hallederim herhalde deyip salı sabah Sarıyer GSB’ye gittim. Kafile olurunu, kişisel taahhütnameleri imzaladım. O gün her şeyin tamam olduğunu söylediler ama perşembe günü Ahmet ve Hakanın da gelmesi gerektiğini ve belgeleri oradan teslim alıp valiliğe bırakmamız gerekiyormuş. Son gün olduğu için bu uğraşa girmedik ve izin almadan gitme kararı aldık.

Kafile oluru denen belgede gideceğimiz aracın ruhsatı, plakası, sürücü ehliyeti gibi bilgiler isteniyordu. Ama bizim araçla mı otobüsle mi gideceğimiz belli değildi. Bu tarz izin işlerinde dağ ve tırmanış hakkında bilgi sahibi olmayan insanların görev alması üniversite dağcılığı ve ferdi sporcuların faaliyetlerine taş koymaktır.

(Ahmet) Hakan’la da planı paylaşıp gruba dahil ettikten sonra lojistik sorununu çözmeye çalıştık. Otobüsle gitmek, arabayla gitmek gibi gibi birkaç fikir ortaya atıldıktan sonra geçen seneden denenmiş ve tutmuş bir yöntem olan günübirlik kayakçı turlarını tercih etmeye karar verdik. Bu turların avantajı sizi hiçbir şeyle uğraştırmayıp Uludağ 1. Oteller bölgesine kadar götürmesi. Böylece kar lastiği veya teleferik gibi sorunları elimine etmiş oluyorsunuz. İnternetten hızlı bir araştırma yapıp en ucuz turlardan dönüş saati en geç olanı aradım. Saatleri teyit ettikten sonra bizi 2. Oteller bölgesine bırakabilirler mi diye rica ettik. Zaten tüm otobüsler 2. Oteller bölgesindeki otoparklarda beklediği için bunu da sorunsuz halletmiş olduk.

‘Ecc tur 750 tl mecidiyeköy her gece 4.50 kalkış- 17.00 dönüş + sandviçmeyvesuyu. (reklam değildir)’

Planımız vakit kaybetmeden maden telesiyej ile yukarı çıkıp Wolfram kulvarına girmekti. Eğer enerjimiz kalırsa dönüşü yakıp Bursa’da Hakan’ın evinde bir gece konaklayıp ertesi gün bir kulvar daha denemekti. Sabah 8 gibi 2. oteller bölgesine inmiştik. Karinna Otel’e girip tuvalette kıyafetlerimizi giyip çantaları ayarladık. Kullanmayacağımız eşyaları da resepsiyona sorup bir yere emanet bıraktık. Sebebini o an anlayamadık ama bir sürü dağcı vardı. Herhalde fazla güzel olan hava durumundandır diye düşünüp devam ettik. Jandarma çıkacak korkusuyla tedirgin bir şekilde telesiyeje bindikten sonra gördük ki aşağıda gördüğümüz kalabalık buzdağının görünen kısmıymış…

Telesiyej yolu boyunca aşağıda karınca gibi belki 150 dağcı, kamp yükleriyle yukarı doğru çıkıyordu. Sonradan hatırladık ki o haftasonu ‘’Ataya Bağlılık Şenliği’’ vardı. Kalabalığa takılmamak için telesiyejden iner inmez koşar adımlarla Keşiştepe’ye doğru yürüyüşe başladık. Önümüzde Wolframa giden bir ekip daha vardı. Yol üstünde kamp atmış olan Ege Üniversiteli arkadaşlarımız ile ufak bir sohbetten sonra kulvar başına kadar yükseldik. Kramponları giyecekken bir anda kafama dank etti. Malzemeleri alırken ben yoktum. Umarım yarı-otomatik krampon almışsınızdır dedim. Der demez Bara’nın ‘yoo’ demesi bir oldu. Poşeti bir açtım… kramponun ön kısmındaki demir ile göz göze geldik. Ben içimden küfürler ediyorum, Baran ile Hakan da bana ediyor. Aklıma Ege Üniversiteli arkadaşlarımızın az önce ettiği sözler geldi: Bir şeye ihtiyacınız olursa biz burdayız arkadaşlar. Kramponu alıp aşağı koşmaya başladım. Sağolsunlar arkadaşlarımız yardımcı oldular da kramponu yarı-otoya çevirmeyi başardım. Onlara da buradan çokça teşekkürler <3 Geri döndüğümde Hakan ve Baran hazırdı. Bana ayırdıkları malzemeleri kuşandım, giyindim ve yola çıktık. Kulvarda yükselmeye başladığımızda saatler aşağı yukarı 12.10’u gösteriyordu.

Konuştuğumuz insanların dediklerine göre kulvarda kar çok sert değildi. Dün ve bu sabah da bizden önce tırmanan ekipler olmuştu. Ayrıca yol boyu bizle paralel yürüyen bir dayı da önümüzde kulvarı çıkıyordu. Anlayacağınız zaten çok sert olmayan kar çiğnenmiş ve çıkışı bi nebze de olsa daha kolay hale getirmişti. Kulvar dikti ancak çok da korku vermiyordu. Aşağı yukarı 50 derece bir eğim. Emniyet için aldığımız malzemeleri aramızda dengeli şekilde paylaşıp olası bir emniyet açma durumunu kolaylaştırmaya çalıştık. Kulvar yer yer buzlu etaplarla keyifli şekilde devam ediyordu. İnanılmaz güzel havanın da etkisi yadsınamaz. Büyük çoğunlukla kramponun ucuyla burun vurup adım adım yükseliyordum.

Kulvarın sonuna yaklaştığımızda normalde orada olması gereken kornişi yerinde göremedik. Kornişin kulvar sonundaki kısmı düşmüş, veya düşürülmüş. Dolayısıyla sollu şekilde yan geçiş yapmanın yanı sıra direkt yukarı çıkmak gibi bir ihtimal daha doğdu. Baran en önde hangisi diye karar vermeye çalışırken bizden önce kulvarı çıkan dayımız yukardan kafasını uzattı ve gel gel dedi. Sondaki 1buçuk 2 metrelik kısım direkt 90 dereceydi ve çıtırdan çıkması korkunç duruyordu. Hem de korniş olduğundan sağınıza solunuza kazma vurup çok yüklenmek istemiyorsunuz. Tecrübeli dayı bunu bildiğinden yukarda oturmuş, kendine bağladığı perlonu bize atıvermiş. Biz de tek elle ordan yardım alıp pıtı pıtı kulvarı çıkıvermişiz. Toplamda 50dk-1saat sürede tüm kulvarı çıktık.

Hakan bir güneş gibi Keşiştepeye doğuyor

Hava güzel, manzara mükemmeldi. Tek sorun şuydu ki havada tek bir bulut yoktu, her yer alabildiğine beyazdı ve benim güneş gözlüğüm yoktu… Neyse ki elimizdeki 2 gözlüğü dönüşmeli giyerek sorunu atlattık ama yine de akşam gözlerde ve başımda ufak bir ağrı yaptı. Siz siz olun güneş gözlüğünü unutmayın, kramponu da unutmayın 🤠 . Keşiştepede biraz oturup takıldıktan, fotoğraf merasiminden sonra sırt hattını takip ederek inişe başladık.

Baranın üstün fotoğrafçılık becerileri dikkat çekiyor

Ayağımızda hala krampon olduğundan dik inişler rahattı. Bir noktada sıkılınca kayarak inmeye başladık. Popo üstü kayıp fazla hızlanınca dönüp kazmayla duruyordum. Bir kere fazla hızlanıp ayakları yukarı kaldırmayınca kramponun arka dişleri kara saplandı ve bileğimi döndürdü. Neden self rescue eğitimlerinde krampon kullanmıyor ve üstüne bastıra bastıra anlatıyoruz, deneyerek öğrenmiş oldum. Dikkat etmek lazım. Bir ara kayarken Hakanın nalgene çantadan düştü ve bir çanağa doğru kaydı. O da üşenmeden gidip aldı. Biraz daha yürüdükten sonra hepimiz şenlik için gelen kulüplerin çadır attığı alana gelip biraz dinlendik. Ege Üniversitesinden arkadaşlarımızla sohbet edip kramponlarını da iade ettikten sonra dönüşe geçtik. Tekrar teleferik ile dönüp saat 5’te kalkacak olan otobüsümüze yetiştik. İskender molasından sonra da yola çıkıp tekrar Mecidiyeköyde indik. 24 saatten kısa sürede Uludağ’a gidip kulvar çıkıp döndük. Kesinlikle tavsiye ederiz.


0 yorum

Bir yanıt yazın

Avatar placeholder

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir