Aladağlar Karagöl- Karayalak Trans Faaliyet Raporu (4 Ağustos-7 Ağustos 2024)
Ekip: Asya Küçükbasmacı, Baran Taşan, Sinem Öznur
İlk yaz kampının ardından tekrar Aladağlar’a gitme planları yapılmaya başlanmıştı. Ben (Sinem) kampa gidemediğim için tarihi netleşen bir ekibe hemen dahil olmak istiyordum. Sonrasında gruba Aladağlar Skytrail Ultra Maratonu’nda yer alacak görevliler arandığı mesajı geldi. Biz de öncesinde kendi faaliyetimizi yapıp sonrasında yarışa dahil olabileceğimiz şekilde planlar yaptık. Yağız ve Filiz Kazıklıali’de tırmanma planı yaparken ben, Asya, Baran ve Alim Obayeri’ne gitmeyi düşünüyorduk. Asya ile ben KDK deneyeceğimiz için ALH merdivenlerinde ip inişi ve üstten emniyet çalışırken Baran gruba ‘Obayeri’nde su yokmuş.’ mesajını attı. Ardından Alim’de Maden Boğaz’ı tarafından başlayan ve Sokullupınar’da biten trans faaliyeti yapmak istediğini söyledi. Bu noktada Asya ile merdivenin tepesinde kendimizi trans fikrine çok heyecanlanmış ama bir yandan da kondisyonumuz sebebiyle kendimize şüpheyle yaklaşırken bulduk. Sonrasında Hall’de planlar yapıldı ve kısa sürede yaptığımız plan değişikliğine adapte olduk. (Maalesef Alim dizindeki problemden dolayı bize dahil olamadı.)
3 Ağustos
Malzeme dağıtımının ardından kampüste buluşup birlikte otogara geçtik. Yaklaşık 2 saat erken gelmiştik ve bizim erken gelmemiz yetmiyormuş gibi Aydoğanlar otobüsü de geç kaldı. Bu yüzden sabırsızlanmaya başlamıştık ki otobüsümüz geldi ve 21.10’da İstanbul’dan yola çıktık.
4 Ağustos: Karagöl- Çömçe Gölü
Herkes, Erasmusta olduğu için uzun süredir görmediğimiz Filiz ile buluşacağı için heyecanlıydı. Saat 09.45 gibi Niğde’ye vardık. Otogarda tatlı bir buluşma yaşandı, ardından 10.10’da Baran’ın gelmeden önce arayıp haber verdiği Çamardı minibüsü bizi otogardan aldı. Yaklaşık bir buçuk saatlik yolculuğun ardından Ulvi Abi’nin evine vardık. Yağız ve Filiz ile 4 gün sonra dağ evinde buluşmak üzere vedalaştık. Ulvi Abi’nin evinden Karagöl’e ulaşmamız yaklaşık 45-50 dakika sürdü. Yolda gelirken Ulvi Abi bize uzaktan eski maden ocaklarını göstermişti. Biz de çantalarımızı indiğimiz noktada bırakıp yakın bir mesafede olan maden ocaklarına bakmaya gittik. Burada biraz vakit geçirdikten sonra 13.35’de Karagöl’den ayrıldık. Ulvi Abi takip etmemiz gereken patikayı göstermişti, patikayı takip ederek yaklaşık 25 dakikada ilk kamp yerimiz olan Çömçe Gölü’ne vardık. Bu noktada karşılaştığımız manzara ve bizden başka kimsenin olmayışı bizi çok mutlu etmişti.

Çömçe Gölü, Fotoğraf: Asya
Akşam, yemek saatine kadar biraz dinlenip vakit geçirdik ve su kaynağından emin olmaya çalıştık. Asya gölden aldığımız suda bir şeyler yüzdüğünü iddia ediyordu ama Baran ve bana göre sorun yoktu. İstişarelerin ardından suyu içtik. (Sorun yok turp gibiyiz.) Akşam, kampın geriye kalanında olacağı gibi, bulgurumuzu yapıp yedik. Ardından yarın yürüyeceğimiz yola bakmak hem de etrafı biraz daha iyi tanımak için ‘Adım Adım Aladağlar’ kitabını alıp yürüyüşe çıktık. 1.5 km mesafedeki Yıldız Göl’e kadar gelip haritamızı açtık ve etrafımızda neler olduğunu anlamaya çalıştık. Ertesi gün ilk molamızı burada veririz diyerek kamp alanına döndük. Çayımızı kahvemizi içip yarının planlarını yaptık ve 20.30’da çadırımıza geçtik.
dipnot: Adım Adım Aladağlar kitabı bu rota için güzel bir rehber. Rota kitapta detaylı bir şekilde anlatılmış ve haritada işaretlenmiş. Aynı zamanda wikiloc rotaları da var.
5 Ağustos: Çömçe Gölü- Yedigöller Platosu
Saat 04.00’da uyandık ve kahvaltımızın ardından 05.55’te kamp alanından ayrıldık. Güne erken başladık çünkü yavaş tempoyla az mola vererek yürümeyi kararlaştırmıştık. Yola çıkarken dün yürüdüğümüz için Yıldız Göle kadar Wikiloc rotasını açmaya gerek duymadık. Patika Çömçe’den yaklaşık 300 metre sonra hafif dikleşiyordu, sağa doğru patikayı takip ettikten sonra düzlüğe çıktık. Yıldız Göl’e kadar rahat bir şekilde yürüdük.

Yıldız Göl, Fotoğraf: Asya
Bir önceki gün burada ilk molamızı vermeyi planlamıştık ama kendimizi iyi hissettiğimiz için Wikiloc rotamızı açıp yola devam ettik. Kısa bir süre sonra Karapınar’a ulaşmıştık. Karapınar ve Tapkırbaşı’na uzaktan baktığımızda aradaki renk farkı inanılmazdı. Kurugöl civarında çobanlarla karşılaşıp biraz sohbet ettik ve onlar da bize uzaktan patikayı gösterdi. Saat 07.00’de Akçay düzlüğüne varmadan önce gölgede 5 dakikalık su molası verip haritadan nerede olduğumuz konusunda emin olmaya çalıştık. Düzlükten sağa doğru -Tekekalesi Tepesi’nin yanından- 2.5 km yürüyerek yükseldik. Akçay düzlüğünü geçip bu noktaya varmamız 50 dakika sürdü. Bu noktada 10 dakika mola verip biraz soluklandık. Düzlükten 500 metre yükselerek bir sonraki mola noktamız olan MTA-Tekekalesi boynuna 09.10’da ulaştık.

MTA-Tekekalesi Boynu, Fotoğraf:Sinem
Çantayla yükselmek fiziksel olarak yorucu gelmeye başlamıştı ama yine de kendimi çok iyi hissediyordum. Bu noktaya beklediğimizden daha iyi bir sürede gelmiştik. Yaklaşık 30 dakikalık molanın ardından yolumuza devam ettik. Sola doğru devam eden patikaya girdikten sonra biraz baton biraz ellerimizin yardımıyla yükselerek MTA sırtına ulaştık. Gelmeden önce okuduğum raporda bu yükseliş biraz korkutucu anlatılmıştı. O yüzden bu noktayı geçene kadar endişeliydim ama problem olacak bir çıkış değildi. Uzaktan gördüğümüz tabelayı zirve sandık ama Tekekalesi tabelasıymış 🙂 İlk başta çantalarımızı sırtta bırakırız diye konuşmuştuk ama zirve bize çok yakındı. Baran ‘Şurası zaten zirve.’ deyince çantalarımızla sırttan sağa doğru zirveye devam ettik ve 10.10’da MTA zirveye vardık.

MTA Zirve
Böylelikle ben de ilk zirvemi yapmış oldum. MTA konumu gereği birçok noktayı görüyordu. Burada Baran bize etraftaki zirveleri ve vadileri gösterdi. Aladağları kafamda iyice oturtmaya çalıştım. Bizimle birlikte zirvede platodan gelen iki kişi daha vardı. Onların iki saatte geldiğini duyunca iyice rahatladık. Yolumuz az kaldığı için zirvede epey oyalandık. 11.50’de zirveden ayrıldık ve MTA sırttan Hastahocanın Yaylası’na doğru inişe geçtik. Bu noktada daha önce kamp yüküyle çarşak inmemiş olmamın acemiliği ile iki kere düştüm. (Aslında biz biraz rotanın sağında kalmışız, böyle bir çarşak inişine gerek olmayabilir.) Ama benim için iyi bir deneyim oldu çünkü faaliyetin geri kalanında çarşak inişlerine devam edecektik. Baran biraz önden hızlı gidiyordu ve daha kötü olduğunu düşündüğü noktalar için bizi uyarıyordu. Çarşaktan inerken arada kafamı kaldırıp karşımdaki güzel manzaraya bakmaya çalışıyordum. Öğlen sıcağıyla birlikte yorgunluğumuzu iyice hissetmeye başlamıştık. 12.50’de Hastahocanın Yaylası’na varmadan önce gölgede 20 dakika mola verdik. Bundan sonrasında artık fiziksel olarak yorgunluğum giderek artmaya başladı. Alçalıp yükselerek yolumuza devam ediyorduk. Her yükselişin ardından Baran geriye dönüp bize baktığında platoyu gördüğünü söylemesini bekliyordum.
Bu hayalim 1 saat sonra gerçekleşti. Artık plato gözüküyordu, burada yaklaşık 10 dakika mola verdik. Baran önümüzden daha hızlı devam etti. Biz Asya ile platoda yapmak istediklerimizi sıralayarak yavaş yavaş yürüdük. Bizi hayal kırıklığına uğratacak haberi alacağımızdan habersiz Baran ve sohbet ettiği kişilerin yanına 14.30’da vardık. Evet bir sorunumuz vardı. Plato’da su yoktu! (Vardı ama çok az.) Çantalarımızı indirdikten sonra şişelerimizi doldurmaya gittik. Bize orada bulunan biri yolu gösterdi. Su çok az akıyordu. 14.5 litre suyumuzu yaklaşık 40 dakikada doldurduk. Bu noktada Asya akan bir damla suyun ziyan olmaması için üstün bir çaba sarf etti.

Fotoğraf: Sinem
Çoban ile Baran’ın sohbeti sonrası öğrendik ki bir hafta önce platoda bolca su varmış ama biz gittiğimizde var olan bu suyun ömrü sadece birkaç gündü. Yemeğimizi yapıp faaliyetin geri kalanında neler yapacağımızı konuştuk. Ertesi gün çok erken yola çıkmaya gerek olmadığına karar verdik. Asya Büyükgöl’ü görmeye gitti, biz de Baran ile çok yorgun olduğumuz için çadıra geçtik. Bu faaliyet fikri ortaya atıldığında Asya ile beni en çok endişelendiren Çömçe’den platoya yürüyeceğimiz gündü. Bu yüzden bugünü beklediğimden iyi atlattığımız için mutluydum. Asya geldiğinde çektiğimiz fotoğraflara bakıp biraz sohbet ettik ve erkenden uyuduk.
Yıldız Göl- Yedigöller Platosu arasında kaydettiğimiz rota: https://tr.wikiloc.com/gezi-yuruyus-rotalari/karagol-plato-179957626?utm_medium=app&utm_campaign=share&utm_source=14456947
6 Ağustos: Yedigöller Platosu- Mola Taşı
Çadıra çok erken girip uyuduğumuz için 6 gibi uyanmıştım. Baran ve Asya’yı uyandırmamak için yarım saat kadar yatmaya devam ettim. Sonrasında sessizce çıkmaya çalıştım ama ikisini de uyandırmış oldum. Sonra Asya ile Büyükgöl’e gittik ve biraz sohbet edip fotoğraflar çekindik.

Büyükgöl
Birkaç ay önce birlikte burada olmanın hayalini kurmuştuk, bu yüzden Asya ile bu faaliyeti yaptığım için keyfim çok yerindeydi. Kampa döndüğümüzde Baran matını almış kahvaltı yeri arıyordu. Kahvaltımızı edip günümüzü planladık. Kahvaltı sonrası Asya, başından beri istediği Büyükgöl’de yüzme hayalini gerçekleştirdi. O yüzerken biz Baran ile kenarda onu izledik. Sonra kamp alanına dönüp toplanmaya başladık ve 11.40’da platodan ayrıldık. Yavaş yavaş platoyu arkamızda bırakarak Çelikbuyduran’a doğru yükseldik. Kamp yüküyle yükselmekten ziyade rüzgar bana daha yorucu gelmeye başlamıştı. Hiç mola vermeden 13.05’te bele vardık. Burada biraz mola verdik ve sonra çantamızı biraz daha ileri taşıyıp zirve çantalarımızı hazırladık. 13.40’da Emler Zirve için yola çıktık. 2 gündür kamp yüküyle yükseldikten sonra zirveye küçük çantamla çıkmak bana çok iyi hissettirmişti. 14.20’de Emler zirvedeydik.

Emler Zirve
Burada zirve defterini doldurduk. Ben ne yazacağımı şaşırıp biraz sıkıcı romantik bir şey yazarken Baran Asya’nın yardımlarıyla yaratıcılığını kullandı 🙂 15.10’da inişe geçtik. Baran ve Asya çarşaktan benden daha hızlı indiler. Ben biraz yavaş kaldım ve inerken Çelikbuyduran’dan Mola Taşı’na nasıl ineceğimi düşünmeye başlamıştım. 15.35 gibi onların yanına vardım. Çantalarımızı toplayıp 15.40’da inişe geçtik. Beklediğim kadar yavaş ve korkutucu olmadı. 25 dakika sonra Mola Taşı’na varmıştık. Platodan sonra buradaki su bizi çok mutlu etmişti. Çadırımızı kurduktan sonra saçlarımızı yıkayıp kendimizi biraz temiz hissetmenin keyfini çıkardık. Noodle, bulgur, çay, kahve derken güneşi batırdık. Üşüyünce çadırımıza girip gün batımını tulumlarımızda izledik.

Fotoğraf: Sinem
Planımız en başından beri Karasay-Eznevit zirvelerini yapmaktı ama koşuda görev alacağımız için geç kalmadan inmenin daha iyi olacağına düşündük ve ertesi gün faaliyetimizi sonlandırma kararı aldık. Çadırda faaliyetimiz boyunca yaptığımız gibi fotoğraflarımıza baktık, yeni fotoğraflar çekip biraz eğlendik ve sonrasında uykuya geçtik.
7 Ağustos: Mola Taşı- Karayalak
07.00’de uyanıp çadırdan çıktık. Gölgede kaldığımız için üşüyerek kahvaltımızı yaptık. Çay-kahve vaktimize güneş yetişince çok mutlu oldum. Sonrasında çadırımızı toplayıp 10.05’te Mola Taşı’ndan ayrıldık.

Mola Taşı
Yol boyunca farklı ekipler ile karşılaşıp sohbet ettik. Çantalarımızı çıkarmadan verdiğimiz su molası ve kask taktığımız an dışında durmadan kapıya kadar vardık. Kapıya vardığımızda su toplayan ayaklarımın üstüne basmakta zorlanmaya başlamıştım ve bir süredir çarşaktan inerken belli aralıklarla düşüyordum. Biraz soluklanmak için durmak istedim, Asya ile birkaç dakika mola verdik. Baran yürümeye devam etti ve saat 12.25’te Karayalak’ta buluştuk. Planımız buradan dağ evine kadar yürümekti ama çok sıcak olduğu için yürümemeye karar verdik. Ulvi Abi’yi arayıp bizi almasını istedik. Böylelikle faaliyetimiz Karayalak’ta sonlanmış oldu.
Aladağlar’da hayal ettiğimden çok daha güzel bir başlangıç yaptım. Trans konusunda cesaretlendiren ve faaliyet boyunca deneyimi ile destek olan Baran’a ve Aladağlar’a dair tüm hayallerimi birlikte kurduğum canım Asya’ya partnerlikleri için teşekkür ederim.
Sinem Öznur
0 yorum