Katılımcılar:
YK: Ahmet Yasın Ergenç, Ayşegül Arabacı, Baran Taşan, Cem Gürbüz, Hazal Orman, Kutay Atak,
Üye Katılımcılar: Semih Dülger, Ergin Suavi Taşar, Mert Deniz, Berrin Topçu, Rana Uygun, Elif Berra Evin
24 Şubat Cumartesi günü saat 04.00’de güney kampüsten yola çıktık. Yolculuk hızlıydı, aşağı yukarı bir buçuk saatte Bursa’ya vardık. İlk durağımız Osmangazi idi. Burada çorba içip, içme suyu aldıktan sonra tekrar yola koyulduk. 07.40’da Uludağ’a vardık. Burada üstümüzü değiştirip teleferiğe doğru yola koyulduk. Teleferik için biletleri aldık ve kısa bir yürüyüşün ardından 09.00’da teleferiğe bindik. Teleferik 08.45’de açıldığı için de otobüsten indiğimiz yerde biraz beklemiştik. İlk defa teleferiğe binecektim, bu yüzden biraz heyecanlıydım. Yolculuk bence çok keyifliydi. Yoğun bir sis olmasa belki de etraftaki manzaraları daha rahat görebilirdim fakat sis de yolculuğa farklı, hoş bir hava katmıştı. Yaklaşık on dakikanın ardından teleferikten indik. Burada zirve ekibi bizden ayrıldı. Eğitim alacağımız yer indiğimiz yerin hemen yakınındaydı, bu yüzden çok fazla yürümedik. Eğitmenlerimiz self-arrest eğitimi için uygun bir yer bulduktan sonra, 09.35’de kulvar açmak için çalışmalara başladık.

Self-arrest eğitimi için kulvar açma – Fotoğraf: Cem Gürbüz
Hava burada sıcak ve güneşliydi. Teleferiğe bindiğimiz zamanki sisten eser kalmamıştı. Etrafımızı gayet net görebiliyorduk. Kulvarı açmak için eğitmenlerimiz Ayşegül, Kutay ve Cem matlarının üstünde yamaçtan aşağı doğru kaymaya başladı. Biz de o sırada kaymamıza yardımcı olması için üstümüze çöp poşetleri geçirdik. Kulvarı açmak beklediğimizden daha uzun sürdü. Arazinin toz karla kaplı olması bunu biraz zorlaştırmıştı. Kulvar açmak için birkaç kere yamaçta kayılmasının ardından biz de self arrest eğitimine başladık. İtiraf edeyim eğitime başlarken bunun çok zor olacağını ve kendimi durdurmayı beceremeyeceğimi düşünmekteydim. Fakat dışardan göründüğünden daha kolaydı, baş aşağı sırt üstü kaydığımız hariç, onda bayağı zorlandım. Eğitim devam ederken, Ayşegül arada tekrar kulvarı düzleştirmeye uğraştı. Çünkü eğitimin başlarında ya çok yavaş kayıyorduk ya da hemen duruyorduk. Ayşegül’ün matı bu kayışların birinde rüzgâra kapılıp uçtu. Mat dağa doğru giderken, Ayşegül de peşinden gitti. Bir ara Ayşegül’ü göremez bile olduk. Yirmi dakika sonra matsız bir biçimde eğitim alanına geri döndü. Eğitim devam ederken kulvarda iyice güzelleşmişti. Artık Kutay bizi itmeden bile kayabiliyorduk. Bu eğitim bittikten sonra ufak bir mola verdik. 12.40 gibi kazma krampon eğitimine başladık. Kramponumu eğitime gelmeden önce denemiş ve ayarlamıştım fakat takarken çok beceremedim. Cem bu konuda bana çok yardımcı oldu. Eğitmenlerimiz bize kazma ve kramponla nasıl yürüyeceğimizi, bunların tekniklerini gösterdikten sonra biraz dik bir yamaca kazma, krampon kullanarak çıkmaya başladık.

Kazma krampon eğitimi ve yamaca çıkış – Fotoğraf: Cem Gürbüz
Kramponla yürümek ilk başta biraz zordu. Pantolonumu ve tozluğumu yırttım. Ayaklarımı daha geniş atmam gerekiyormuş. Sıranın önünde Kutay ilerliyordu. Yamaca çıkarken ufak bir çığ ile kendisi de aşağı kaydı. Bu ufak doğa olayının ardından yamaca çıkmaya devam ettik. Hava her ne kadar sıcak olsa da yamacın üstünde inanılmaz bir rüzgâr vardı. Geri kalan tüm eğitimlerimizi de burada aldık ve bu rüzgâra maruz kaldık. Yamacın üstüne çıktığımızda kazma krampon eğitimimiz bitti. Biraz dinlenip sıradaki eğitim olan kar babası eğitimine başladık.

Kar babası – Fotoğraf: Cem Gürbüz
Bu eğitime başlarken saat de 13.40’a geliyordu. Yaklaşık kırk dakika süren bu eğitim ardından on dakika kadar mola verip karda emniyet eğitimine başladık. Sırayla herkes Kutay’ın emniyetini aldı. Bu eğitimde dışarıdan zor ve karmaşık görünmüştü bana, fakat pratik olarak yapınca çok da zor olmadığını anladım. Kramponla dikkatli olmak lazımmış, az kalsın emniyet aldığım ipe basıyordum.

Karda emniyet – Fotoğraf: Ergin Suavi Taşar
Bu eğitim devam ederken, boşta olanlar çığ testi için çukur kazmaya başladı. Karda emniyet eğitimi de tamamlandıktan sonra, çığ testine geçtik. Eğitmenlerimiz bize nasıl çığ testi yapacağımız gösterirken, Kutay da üstünde kaydığı küçük çığa örnek verdi. Bunu görmek de bu eğitimi daha somut bir hale getirdi bence

Çığ testi – Fotoğraf: Ergin Suavi Taşar
Saat 16.00 civarı beeper eğitimine başladık. Burada beeperın ne olduğu, nasıl çalıştığı ve bir çığ düşmesi sonrası beeperı ve kar çubuğunu nasıl kullanmamız gerektiğini öğrendik. Küçük bir örnek yapmak için de Kutay kendine bir beeper alıp saklandı. Biz de onu bulmaya çalışacaktık. Fakat beeper çalışmadı, biz de Kutay’ı gözlerimizle bulduk. Eğitimimiz burada bitti. Biz de dönüş için teleferiğe doğru yola koyulduk. Geldiğimiz yoldan değil de çıktığımız yamacın üstünden dolaştık. Yaklaşık yirmi dakika yürümenin ardından teleferiğe vardık. 17.00’de teleferiğe bindik. Dönüş teleferiği ilkinden de güzeldi, sis dağılmış, etraf iyice görünür olmuştu.

Dönüş teleferiği – Fotoğraf: Ergin Suavi Taşar
Teleferikten indik, otobüse yürüdük, üstümüzü değiştirip çıktık. Çıkarken saat 18.00’di. Dönüş yolunda Dobruca Sosyal Tesislerinde yemek yedik. Burası Osmangazi’de, büyükşehir belediyesine ait bir tesis. Mekân gerçekten de çok güzeldi, hem fiyat hem de lezzet olarak. Birkaç masa birleştirip, tek uzun bir masa haline getirdik. Siparişler gelmeye başladığında masanın sağ tarafına takır takır sipariş gelirken, ben ve benim gibi yeni üyelerin olduğu tarafa hiç sipariş gelmiyordu. Bunun sebebi tecrübeli üyelerimizin kendi aralarında bir sipariş stratejisi oluşturup toplu ve hacmi yüksek siparişler vermesiydi, özellikle Alim padişah fermanı gibi sipariş verdi. Tabi onlar Halil İbrahim sofrası kuradursunlar, biz de yanda gariban bir şekilde yemeklerimizin gelmesini bekledik. Beklediğimize de değdi, yemekler gerçekten harikaydı. Yemeklerimiz bitti tatlıları da yiyip, sütlaç harikaydı, yola koyulduk. 23.00’de güney kampüse sağ salim vardık. Günübirlik gittiğimiz eğitim gezimiz bence çok güzeldi, yoruldum ama bir o kadar da zevk aldım. Bu geziyi düzenleyen ve bize eğitim veren herkese çok teşekkür ederim.
Mert Deniz
0 yorum