Tarih: 1-3 Mayıs 2024
Ekip: Ahmet Yasin Ergenç, Efe Kaan Tağa, Mert Umut, Hakan Ak, Şevket Teber
Bölge: Sakarya/Geyve
Rotalar:
- Trad Multipich: Ahmak Islatan (60mt, 2 ip boyu, III+,V-) , Doğu (80mt, 2 ip boyu III+,V)
- Spor Multipich: Hard Slope (2 ip boyu, V,VII) Oat Flakes (2 ip boyu, V+,VII)
- Spor: Has (VI), Ateşkes (VI+)
Malzemeler: 2li 60mt twin ip, 60 metre single ip, 2 takoz seti, cam seti, nutkey, 11li trad ekspres seti, 12li spor ekspres seti, 4 reverso, karabinalar, slingler, kask, kuşam
1 Mayıs
(Ahmet) Önce olimpos gezisinde yaptığımız trad simülasyonu, sonra ballıkayalarda trad çıkışımız… Bir trad rüzgarıdır esip duruyordu. Ama biz hala hevesimizi tam alamamıştık. Plandan birkaç gün önce Hakan beni arayıp 1 Mayıs tatilini es geçmeyelim, bir faaliyet patlatalım deyince pek düşünmeden olur dedim. Kısa süre içinde ekip belli oldu. Şevket’in emektar arabası ile full artı full 5 kişi gidip iki gece kalacaktık. Asıl amacımız spor multipich ile ısınıp, Tunç Fındığın yakın zamanda açtığı trad multipich rotalarına girmekti. Hava durumu ufaktan akıl karıştırsa da bişi olmazzz deyip 1 Mayıs sabahı erkenden yola koyulduk. Hızlı bir alışveriş ve kahvaltı sonrası arabayı kamp alanı yakınında ağacın altına çekip kampa yerleştik.

Derin analizler
İlk gün hava pek iç açıcı değildi. O an yağan bir yağmur olmasa da yakın zamanda yağmış, dolayısıyla kaya ıslaktı. Hava da kapalı ve nemli, sanki bir bulutun içindeydik. Yine de hazırlığımızı yapıp Halk Ekmek sektörüne doğru yola koyulduk. Hakan bir önceki günden çok uykusuz olduğu için çadırda uyumayı tercih etti. Kaya dibine geldiğimizde manzara pek hoş değildi. Özellikle slab yüzey epey ıslaktı. Trad çıkmak için uygun olmadığına karar verince Efe ve Mert o kadar geldik bari şu spor mp’leri deneyelim dedi. Böylelikle ilk rotamız Hard Slope
oldu.

Tırmanışa hazır ve nazır
Hard Slope (1.ip 20mt, 9 bolt, V, 2.ip 8mt, 5 bolt, VII)
(Mert) Oat Flakes rotasından pek farkı yok, zaten yan yanalar. Halk ekmek sektöründe ikinci ipi uzatma olan güzel rotalar. Mp pratiği için gayet uygun. 2. İp bir tık zor ama kısa. Bolt aralıkları kısa oldugundan hamle deneyip çıkabiliyorsunuz.

Sisler içinde tırmanış (Hard Slope)
(Ahmet) Efe ve Mert rotayı çıkarken biz de bari biraz keşif yapalım deyip trad mp rotalarını incelemeye koyulduk. Ahmak Islatan, Ucuz ve Neşeli rotalarını inceledikten sonra Doğu rotasına bakmaya gittik. Geri döndüğümüzde Efe ve Mert rotadan iniyordu. Hava da bu arada düzelmiş, giderken ıslak bıraktığımız kaya döndüğümüzde kuru gibiydi. E o zaman hadi deyip ikili ekipler halinde yan yana bulunan Hard Slope ve Oat Flakes rotalarına çıkmaya başladık. Ben Mert ile Oat Flakes’i, Şevket Efe ile Hard Slope’u çıktı.

Yan yana istasyonlardan fotomuz
Oat Flakes (1. ip boyu, 20mt, 9 bolt, V+, 2. ip boyu, 10mt, 4 bolt, VII)
(Ahmet) İlk ip boyunu ben, ikinciyi Mert çıkacaktı. Özellikle ilk ip boyu için denebilecek fazla birşey yok. Klasik Halk Ekmek sektörü. Rotayı rahatça çıkıp istasyonu kurdum. Güzel bir multipich pratiği oldu. Duvarda yapılan mp ile çok aynı olmuyor tabi ki başka bir deneyim. Üstten emniyetle Merti yanıma aldım. Rotanın bundan sonraki kısmı daha heyecanlı. Slab yüzeyin sonuna yakın ilk istasyon bulunuyor. 2. ip boyu 90 derecelik farklı bir kaya yapısıyla başlıyor. Daha zor ve daha kısa. Bolt aralıkları iyi olduğundan hamlenizi deneyebiliyorsunuz. Mert burayı bir şekil çıkıp yukarı istasyonu kurdu. Ben de 2. istasyona varınca sırayla ip inişiyle en aşağı kadar indik.

2. İstasyonda ip inişi hazırlıkları
İlk günü bu şekilde kapattık. Akşam kampta ateş başında gün boyu ıslanan eşyalarımızı kurutup, bulgur pilavı ile güzel bir ziyafet çektik. Ateşe dikkat etmek lazım, yoksa bizim gibi ayakkabılarınızın tabanı erir, kaz tüyü montunuz sıçrayan kıvılcım ile delinir 🙁 geçmiş olsun efe.
2 Mayıs
2. gün bir önceki gün iyice incelediğimiz Ahmak Islatan rotasına Hakan ve Mert’in tırmanışı ile başladı. Onlar rotayı tırmanırken Şevket kamptan dürbünle onları izleyecek, ben ve efe de has rotasına tırmanacaktık. Güzel bir kahvaltıdan sonra Has rotasını sırayla çıkıp hızlıca kamp alanına geri döndük. O sırada Hakan ve Mert de tırmanışı bitirmiş iniyorlardı. Hızlıca hazırlanıp Şevket, Efe ve ben tırmanışa başladık.
Ahmak Islatan (60mt, 2 ip boyu, III+,V-)
(Ahmet) Rota hakkında yazılmış çizilmiş pek bir şey yoktu. Tunç Fındığın kısa raporu ve toposu üzerine rotayı inceledik ve girmeye karar verdik. Rota halk ekmek sektörü boltlu rotalardan sonra sağa doğru kalıyor. 30ar metre iki ip boyundan oluşuyor. Biz 3 kişi olduğumuzdan rota normalden bir tık daha uzun sürecekti. İlk ip boyunu efe, ikinciyi ben leadleyecektim.

Efenin hazırladığı Ahmak Islatan rota toposu
1. İp boyu (30mt, III+)
(Ahmet) Efe tırmanırken biz de Şevketle aynı anda emniyet alıyorduk. Twin iplerden biri onda biri bendeydi.
(Efe) İlk ip boyu gayet rahat bir tırmanıştı. Aşağıdan veya uzaktan bakınca anlaşılmıyor ancak özellikle ilk 10-15 metrelik kısmı dik bir yokuşta yürümek gibi hissettirdiğinden pek malzeme atma ihtiyacı hissetmiyorsunuz. Emniyet imkanı bodur ağaçlar hariç pek vermiyor zaten de gerekmiyor. Genel ilk ip boyunun eğimi düşük olduğundan neredeyse tüm çatlaklar ot ve toprakla dolu. Tırmanış zorlaşır gibi olduğu an istasyona geldiğinizi anlıyorsunuz. Bu noktada karşınıza diagonal çatlaklı büyük ve gayet sağlam bir blok çıkıyor. Bu noktada ilk trad deneyimim olduğu için güvenli ve öğretici bir istasyon kurmak amacıyla biraz vakit harcadım. Mavi perlonu doladığım babaya -baba Hakanın bana tavsiyesiydi- çok büyük umut yüklemiştim. Daha perlonu geçirirken babanın üstünden kayalar kopup hayallerimle birlikte aşağıya düştü. 2 Cam bir takoz ve bir babayla, sonunda kurduğum istasyon bana neredeyse boltlu bir istasyon kadar güven veriyordu. Bu noktada kendimi emniyete aldıktan sonra arkadaşlarımı yanıma aldım.

Efe’nin sonsuz puanlı istasyonu
2. İp Boyu (30mt, V-)
(Ahmet) Önce Şevket, son olarak da ben ilk istasyona ulaştık. İstasyonda ayakta durmak mümkün. Bu sayede rahat rahat malzemelerimi Efe’den alıp hazırlıklarımı tamamladım. İlk kez bu kadar uzun bir rota çıkıyordum. Üstüne bir de trad olunca farklı hissettiriyordu. Daha fazla düşünmeden tırmanışa başladım. Efe istasyonun da kurulu olduğu kaya bloğunun biraz üstüne güzel bir cam atmıştı. Böylelikle ilk malzemem hazırdı. Kaya bloğunun üstüne çıkıp ufak sette tekrardan yoluma biraz daha bakıp çatlak hattından ilerlemeye başladım. Çatlak hattı belli belirsiz. Sona kadar uzanan bir hattan ziyade ara ara kesilip tekrar başlayan bir çatlak hattı takip ediyordum. Kaya genel olarak çürük. Dikkatli çıkmak gerek.

2. İp boyunu çıkarken
Rota zor hissettirmiyor ancak yine de çürük kayalara dikkat ederek yavaş yavaş ilerliyordum. Kayanın yapısından ve çürüklüğünden pek güzel malzeme atacak imkan bulamıyordum. Bu yüzden çatlak ile beraber devam eden bir ağaçtan diğerine doğru ilerleyerek ağaçlara emniyet atıyordum. Bu sebepten rota boyu en çok ihtiyacım olan malzeme sling oldu. Ağacın sağlam bir dalına slingi dolayıp ekspres takıyor, böylelikle emniyetimi sağlamış oluyordum. Bir noktadan sonra rota iyice sola doğru kayıyor. Aslında bunu bildiğimden uzun slingler ile daha sonra yaşayacağım sürtünmeyi azaltsın diye malzemelerimi olabildiğince uzatıyordum. Yine de slingler pek yeterli olmadığından rota sola kayarken artık ipte inanılmaz bir sürtünme hissetmeye başlamıştım. Hamle yapmadan önce iplerimi iyice yukarı doğru çekiyor, yükselirken beni zorlamasın diye uğraşıyordum. Yoksa adeta aşağıdan birisi ipleri olanca gücüyle çekiyor gibi hissettiriyordu. Bu şekilde rotanın cruxı denebilecek etaba ulaştım. Burada bir sonraki malzeme olanağım olan ağaçtan birkaç metre aşağıdaydım. Çatlaktan hafif sağa doğru kayıp daha sonra yükselip ufak sete geçmeniz gerekiyor. Çıtırdan bir boulder hamlesi gibi hissettiriyor. Çatlaktan ayağımı sağdaki duvara doğru açıp gördüğüm tek footholda ayağımı koydum. Yalandan bişeyler tutup vücut ağırlığımı sağ ayağım üzerine doğru kaydırıp yükselmeye çalıştım. Bu sırada tuttuğum kaya yerinden oynayınca beni biraz korkuttu. Ellerimi duvara doğru dayayıp bacak gücüm ile yükseldim.
Bu etabı aşınca rotanın geri kalanı daha rahat. Pozitif bir yüzey bulup kayaya paralel şekilde sola doğru kaya kaya rahatça yükseliyorsunuz. Sonrası zaten top out. Top out ağaçlar ile dolu. Uygun iki tanesine slingleri geçirip istasyonumu kurdum. Sırayla Efe ve Şevketi yanıma aldım. Onlar da birkaç çürük kayanın yarattığı heyecanı saymazsak rahatça yanıma geldiler. İpleri ve malzemeleri toplayıp top outtan Hellfire rotasının istasyonuna doğru yürüdük. İplerimizi açıp iki ucundan birbirine balıkçı ile bağlayıp tek seferde 60 metre inip yere ulaşacaktık. Ancak ufakkk bir sorun vardı. Hava kararıyordu. İpler oldukça karıştığından açıp düzeltmesi de vakit kaybettirdi. İp inişinin karanlığa kalacağı kesindi. İpleri hazırladık balıkçıya ek olarak backup olsun diye ipleri bir de karabinayla uçlarından birbirine bağladık. Sonradan pişman olacağımız bu hareket o an bana hiçbir sorun yaratabilir gibi gelmemişti 😀 Efe kafa lambasını aşağıda unuttuğundan ilk o insin dedik. Böylece hava daha da fazla kararmadan inişi yapabilecekti. Bunun da ne kadar yanlış bir karar olduğunu şevketle yukarda 45 dk kadar Efe’nin inişini beklerken anladık. İpleri aşağı atarken ipler karışmış, ağaç dallarına, çalılara, kayalara dolanmış. Garibim Efe de kafa lambasız telefon flaşını açmış, tek elle telefonu tutup tek elle de reversonun ucunda oluşan düğümleri çözmeye çalışıyormuş. İnince maceralarını anlattı. Gıdım gıdım inip, sürekli göremediği çalılardan ipi kurtarmaya çalışıyormuş. İpi göremediğinden acaba yere ulaştım mı diye düşünüp, bastığı yerin rota sonu mu yoksa bir set mi olduğunu kestiremiyormuş. Bir noktada artık yeter deyip ipten çıkmış. Neyse ki yerdeymiş. O bize ipten çıktım diye bağırınca iyice üşümüş olan biz de sırayla indik. Son olarak ben de yere ulaşınca ipi çekelim dedik. İşte yukarda yaptığımız büyük hatayı farketmemiz tam olarak o anda oldu. İpi daha önceden hesapladığımız gibi kırmızıdan çekiyorduk. Ama ip gelmiyordu. Ne kadar asılsak da ip esnemekten başka hiçbir hareket yapmıyordu. Yukarda nasıl oldu bilmiyoruz ama dikkat etmemize rağmen backup için attığımız karabina iki mağaracının ortasında kalmış. Herhalde acele ettiğimizden gözden kaçırdık. Ne taraftan çekersek çekelim ip gelmedi. Biz de mecbur ipleri bırakıp kampa doğru yola koyulduk.

İniş hazırlıkları
Bu keyifli tırmanışta yaşadığı tüm talihsizliklere (telefonunun ekranı kırıldı) rağmen asla moral bozmayan partnerim Efe’ye ve arabasıyla bizi kampa kadar getirip tüm tecrübesini bize aktarmaya çalışan Şevket’e buradan çok teşekkür ediyorum. Bana çok şey öğreten, inanılmaz eğlenceli ve faydalı bir faaliyetti.
3 Mayıs
Doğu Rotası Tırmanış Raporu (80mt, 2 ip boyu III+,V)
(Mert) Rotayı çıkacağımız güne 6.30 gibi erkenden uyanıp önceki gün twin iplerimizin kaldığı istasyona arka patikadan dolaşarak çıkıp sistemi düzeltip ip inişi yaparak başladım. İstasyonda sıkışan karabinamızı ve önceden o istasyonda bırakılmış dandik mağaracıyı (nalbur karabinası) aldıktan sonra efenin bıraktığı mağaracıdan indim ve ipleri hemen toplayıp kamp alanına geri döndüm. Hakan’la beraber güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra malzemelerimizi kuşandık ve 9.30 gibi kamp alanından ayrılıp rotaya doğru yürümeye başladık.

Sabah şafak operasyonuyla ipleri toplarken
Rotayla ilgili bulabildiğimiz tek rapor Tunç Fındık’ın şu an kapalı olan web sitesindeki rapordu, fakat biz bunu yazarken daha sonradan sitesi kapandığı için şu anda elimizde sadece topo fotoğrafı var maalesef. Yine de hatırladığım kadarıyla yazılan raporda ilk ip boyunun oldukça rahat olduğu, ilk istasyondan sonra da temiz ve boulderımsı kilit yüzeyi göreceğimiz ve sonrasında da rotanın rahat tırmanış etaplarıyla tepe sonunda bittiği yazıyordu.

Topo: Tunç Fındık
Rotanın başına gelmemiz ve tam rotanın başını tespit etmemiz tahmin ettiğimizden daha uzun sürdü. Rota başlangıcı olduğunu tahmin ettiğimiz sırt hattının altındaki ufak düzlük yerde ipleri açtıktan sonra 10.30 civarlarında Hakan III+ olan ilk ip boyunu tırmanmaya başladı.

Tırmanışa başlarken, sağ arkada da kamp alanı
Oldukça kolay gözüken bu etapta Hakan başta hızlı hızlı ilerliyor ve 4-5 metrede bir malzeme atıyordu. Ancak rotanın ilerisinde karşılaştığı ağaçlık kısımla beraber çıkışı da bir hayli yavaşladı. Ağacı geçip biraz ilerledikten sonra rotanın solunda kaldığını tahmin ettiği için biraz inip sağa doğru tırmanmak istedi ama ağaca dolanan twin iplerimiz yüzünden ne ben düzgün ip verebiliyordum ne de o rahat tırmanabiliyordu. 15-20 dakika süren bu problemi sonunda ipleri sallayarak bi şekilde çözebildik.

Rotada Hakan, aşağıdaki çalıdan ipi kurtarmaya çalışıyor
Bu noktadan sonra artık ilk istasyona da oldukça yaklaşmıştık ancak onun da tam nerede kaldığını bulabilmek için Hakan’ın etraftaki yerlere bir 15-20 dakika daha bakınması gerekti. Bi süre sonra bana raporda okuduğumuz temiz duvarın altında olduğunu, ama setin çok iyi olmadığını ve çok malzeme atacak yer bulamadığını söyledi. Yine de bir şekilde 3 tane takozla istasyonu kurduktan sonra üstten emniyetle beni almaya başladı ve istasyona yaklaştıkça neden bu kadar çok sıkıntı yaşadığını daha iyi anladım.
Güç bela sete oturduktan sonra geleneksel tırmanışta o güne kadar gördüğüm en sağlam yeri incelemeye koyuldum. İkinci ipin başı harbiden de bir kaya boulderı hissiyatı uyandırıyordu. 4-5 metrelik temiz duvarı geçtikten sonra ikinci ipte bolca bulunan geniş setlerden birine çıkıyordunuz. Güzelce dinlenip Hakan’la da ilk hamleleri tartıştıktan sonra istasyonun hemen üstüne fena olmayan bir takoz atarak tırmanışıma başladım. Oldukça keyifli bu ilk etapta her ne kadar juglı bir duvar olsa da sete çıkana kadar sık malzeme atmaya çalıştım. Setten sonra ip boyunun kalanı yine benzer ancak daha basit şekilde devam ediyor. 2-3 tane geniş set ve kolay duvar ikilisini geçtikten sonra ise artık tepeyi görüyordum. Ancak rotanın başında temiz duvardan itibaren setler olduğu için Hakan’ı göremiyordum. Son kısımda soldan rahat çıkış olmasına rağmen keyifli gözüken sağ duvardan devam ettim ve bol çatlaklı olan tepede biraz da malzeme atma pratiği yaparak bir baba, bir cam ve bir takozdan oluşan istasyonumu kurarak Hakan’ı üstten emniyetle yanıma almaya başladım. Saatler 13.15’i gösterdiğinde ikimiz de zirveye varmıştık. Manzaranın tadını çıkardıktan ve bir süre dinlendikten sonra toplandık ve tepenin arkasındaki patikadan sağdaki boyuna, oradan rotanın başına bağlanarak kamp alanına geri döndük.

Zirve fotosu

Ahmet’in dürbününden zirve
Her ne kadar önceki gün de Ahmak Islatan’da benzeri bir tırmanış yapmış olsak da hem yer yer temiz çıkış imkanı hem de sonunun gerçek bir tepe olmasının verdiği o alpinizm hissi sayesinde bu ip boyundan daha çok zevk aldığımı ve geleneksel tırmanış hakkında pek çok yeni şey öğrendiğimi söylemem gerek. Her iki tırmanış maceramda da hep yanımda bulunan, o gün orada geleneksel tırmanış yapabilmemin de asıl sebebi olan, kendisinden çok şey öğrendiğim ve birlikte tırmanmaktan da epey zevk aldığım tırmanış partnerim Hakan’a da burdan çok çok teşekkür ederim, iyi ki varsın Hakan!
0 yorum