15.03.2018
10-11 Mart 2018 Hasan Dağı Zirve Denemesi
9 Mart Cuma günü akşamı Ömer Akşit ile Aksaray otobüsüne bindik. 10 Mart Cumartesi sabahı Aksaray’a vardık. Kahvaltı faslından sonra, Helvadere minibüslerinin kalktığı Efor iş merkezinin
arkasındaki minibüs duraklarına gittik. 11.00’de kalkan minibüse bindik. Helvadere’ye gidiş kişi başı 6 TL. Minibüsün şoförü ile bizi Karbeyaz oteline götürmesi konusunda +50 TL’ye anlaştık. Daha doğrusu şoförün babası olduğunu zannettiğimiz amca soföre: ‘’Arkadaşlardan fazla para alma, 50TL al’’ dedi, biz de pazarlık etmedik. Minibüs köylere uğraya uğraya gidiyor. Galiba Helvadere dördüncü ve son köy idi. Helvadere’de herkes inince; arabada şoför, Ömer ve benden başka bir de başka bir abi kaldı. Karbeyaz otele doğru Helvadere’den yola çıkmıştıkki, öndeki abi: ‘’Gençler siz yayladan gitsenize zirveye orası daha yakın’’ dedi. Şoför de ‘’doğru söylüyorsun, orası daha yakın aslında’’ dedi. Okuduğumuz bir raporda Karbeyaz otele gelmeden 1 km önce arabadan inin, ve su deposuna doğru çıkın yazdığından, ben de Şoföre ve öndeki abiye yaylanın, su deposunun orası mı olduğunu sordum. Öndeki abi de; ‘’Hah iyi bildin orası işte’’ dedi. Ömer de ‘’abi sen buraları avucunun içi gibi bilirsin di mi abi?’’ dedi. Öndeki abi de ‘’tabi bilirim, ben 18 senedir burada sığır çobanlığı yapıyorum’’ dedi. Biz de bir heyecanla şoföre: ‘’sorun olmazsa oraya bırak abi bizi’’ dedik. Şoför de ‘’ya oranın yolu çamurlu olabilir’’ dedi. Biz de ‘’olsun abi sen arabanın gidebildiği yere kadar bizi bırak, yolun gerisini biz gideriz dedik.’’ Dar köy yolunda sert bir U dönüşüyle yaylaya doğru minibüsün önünü döndürdü, şoför. Bir süre sonra şoförün dediği gibi çamurlu yollara girdik. Ama şoför minibüsü zorladıkça zorluyor, minibüs ise çamurlu köy yolunda, yola yuvarlanan kayaların arasından süzülerek, kimi yerlerde de patinaj çekerek çıkıyordu. Hatta yolun sonlarına doğru, ben, Ömer ve öndeki abi minibüsten inip var gücümüzle yola yuvarlanan kayaları yolun kenarına itiyorduk. Neyse en sonunda su deposuna yani yolun sonuna çok yakın bir yere kadar minibüs çıkabildi. Şoför ve öndeki abi geriye döndükten sonra Ömer ile Anadolu insanının ne kadar cefakar olduğunu konuştuk. Hatta ben 50 TL dediklerinde, içimden pazarlık etme düşüncesi geçtiği için biraz utandım. Adam koca minibüsü bizim için çamurlara sokmuştu.
Yayladaki yol bittikten sonra, tırmanmaya geçmeden hemen önce
Dağ sisle kaplı olduğu için, abilerin dediği tarafa doğru 12.30’da yükselmeye başladık. Bendeki çanta 17.5kg, Ömer’deki ise 20kg imiş (Dönüşte hamamda tarttık). 4 saat boyunca (molaları çıkınca aralıksız 3.5 saat) nereye gittiğimizi bilmeden, Hasan Dağı’nın olduğunu tahmin ettiğimiz yöne doğru yükseldik (daha sonra google earth’den tespit ettiğime göre 1900m civarında bir yerden yürüyüşe başlamışız ve 2400m civarında kampımızı kurmuşuz). En son rüzgar almayan, çığ tehlikesi de olmayan bir çukurda akşama doğru çadırımızı kurduk. Akşam üzeri sis hafifce dağılınca, yarın zirveye gideceğimiz yeri görmek için yarım saat daha tırmandık. Vardığımız yerden en fazla 3 saat uzakta gibi duran birbirine boyunla bağlanmış iki zirve yükseltisi gördük. Daha önce Hasan Dağı’na çıkan Efrahim Şeker’le yaptığımız telefon görüşmesinden sonra, zirveye ters bir taraftan gittiğimizi ve bunların Büyük ve Küçük Hasan olduğunu tahmin ettik. Bu arada bu sefer de ova tarafı sisle kapalı idi. O sırada Arca’yı da arayıp dönüş biletlerimizi almasını rica ettik, Pazar akşamı saat 20.00 için.
Güneş batmadan önce ulaştığımız yerden zirve sandığımız tepeler
11 Mart Pazar günü, 5.30 gibi zirve yoluna koyulduk. 8.00 gibi zirve sandığımız yerlerin arasındaki boyuna ulaştık. Buradan Hasan dağı’nın zirvesi ve zirveye doğru yola çıkan 4 kişiyi gördük. Mesafenin uzaklığından 2.5-3 saatlik yolumuzun daha olduğunu anladık. Akşam 20.00’deki otobüsümüze geç kalmamak ve dün 4 saat boyunca kamp yüküyle tırmanmanın vermiş olduğu yorgunluktan dolayı yarım saat mola verip dönme kararı aldık.
Günün ilk ışıkları ve kendine kamp katili süsü veren Ömer
Dün zirve sandığımız yerden çekilmiş bir fotoğraf. Zirveye çıkmış gibi poz veren ben ve arkamda Hasan Dağı
Siyah çizgi, minibüsten indiğimiz yerden kampı kurduğumuz yere kadar olan yürüyüşümüz.
Kırmızı çizgi, kampı kurduktan sonra çıktığımız tepe.
Yeşil çizgi, zirve sandığımız tepelere kadarki yürüyüşümüz.
Mor ok işareti, Karbeyaz otele gelmeden önceki su deposu.
Pembe ok işareti, karbeyaz otel.
Saat 11.00 gibi çadırımızı toplayıp, dönüş yoluna geçtik. Bir yerde kar sert ve eğim fazla olduğu içinkrampon takmak zorunda kaldık dönüşte. Dönüş yolunda telefon çeken bir yerden şoför abiyle bizi 14.00 gibi bıraktığı yerden alması konusunda anlaştık. Arabadan indiğimiz yer gözükünce, şoför abiyi bir daha arayıp, yarım saatte bıraktığı yerde olacağımızı eğer müsaitse kendisinin de yarım saat sonra bizi alabileceğini söyledik. Beş dk sonra biz inmeye devam ederken bir taksi geldi. İçinden bir kaç kişi çıktı. Bir iki nara attılar. Sonra silah sesleri geldi. Ömer ‘’abi iyiki aramışız şoförü, baksana bu magandaların ne yapacağı belli olmaz’’ dedi. Biz inmeye devam ederken bir süre daha nara ve silah sesleri geldi. Sonra ben Ömer’e ‘’acaba şuradan inip alttaki yola geçip şoförü orada mı beklesek, bu magandalarla hiç karşılaşmadan geçer gideriz’’ dedim. Ömer de ‘’boşver abi düz yoldan gidelim’’ deyince, az önce nara ve silah atan gruba doğru yoldan yürümeye başladık. Adamlara selam verelim mi vermeyelim mi derken, en son yanlarına yanaşıp selam verdik. Bir de baktık ki bizi almaya gelen dünkü şoför abi ve iki arkadaşıymış. ‘’Noldu çıktınız mı gençler’’ dedi şoför abi. Biz de ‘’yok abi buradan yol çok uzun’’ dedik. O da ‘’olur mu ya, herkes buradan çıkıyor’’ dedi. Biz de ‘’abi sen çıktın mı buradan’’ dedik. Tabi çıktım dedi. Kaç saatte çıktın dedik. Yazın 4 saatte çıktım dedi… Biraz sonra arabaya binip yola çıktık. Yolda ara ara durduk, abiler çiğdem söktü bize de nasıl söküldüğünü ve kökünün ve çiçeğinin nasıl yenildiğini öğrettiler. Yolda şoför abiden define hikayeleri, Aksaray’daki yatırımlar ve Aksaray gibi önemli bir şehrin hakettiği ilgiyi görememesi ile ilgili anekdotlar dinledik. Bu gezi; bizi yöre insanının yol tarifleri ve yazın çıkış saatlerine göre biraz abartarak zaman vermeleri ve bu yol tarifi ve sürelerin de kamp yüküyle çıkan dağcıların işine yaramadığı konusunda bir kez daha uyardı. En azından beni ikinci defa uyardı. Otobüs saatine kadar olan zamanımızı ise personelin ilgi ve alakasından dolayı kesinlikle tavsiye edeceğimiz Şelale hamamı (0382 213 0099) ve kelle-paça çorbasına bayıldığımız, fiyatları da uygun olan Kent lokantasında geçirdik.
Bonus: ‘’Bütün çiçekleri koparabilirsiniz ama baharın gelişini asla engelleyemezsiniz.’’
0 yorum