Önceki Aladağlar maceramızdan sonra Muhammet ara sıra bizi yeni maceralar için yokluyordu. Her şey Aladağlar adlı whatsapp grubumuza gelen “14-17 Ağustos Kdk-Bdk?”mesajıyla başladı. Takvime bakıp o zamanlar müsait olduğumu söyledim. Bora da uygun olduğunu söyleyince 13 Ağustos günü Bora’yla kendimi bu yaz üçüncü defa Aladağlara giderken buldum. Serdar dostumuz da bize katılacaktı. Bu sefer ki hedefimiz ise Aladağların en baba dağları olan KDK VE BDK idi.
14.08.2023
Sabah 9 gibi Niğde otogarına varmıştık. Her şeyden önce Niğde’de yapmamız gereken ilk iş olan İlkbahar lokantasına gidip güzel bir çorba içtik. Sonra Bora’yla bir kahvehaneye gidip tavla oynayarak Serdar’ı bekledik. O da bize katılınca alışverişimizi yapıp saat 11 Çamardı dolmuşuna atladık. Muhammet önceki gün Bla Bla ile Niğdeye varıp dağ evinde kalmış ve birçok tecrübeli dağcı ile tanışarak onlardan gerekli bilgileri almıştı. Onunla da dağ evinin orada buluşacaktık. Bir saatlik yolculuğumuzdan sonra Demirkazık köprüye varmıştık. Orada bizi huzur verici gülümsemesi ile Ulvi Abi karşıladı. Çantalarımızı arabasına yükledik ve bizi dağ evine bıraktı. Fazla malzemelerimizi ona verip, çantalarımızı hazırlayıp yola koyulduk. Hemen dağ evinin biraz ilerisinde olan Cımbar Vadisi girişine saat 13 gibi vardık. Hepimiz için yeni bir deneyim olacaktı, ilk defa bu vadiyi yürüyecektik. Yürürken birkaç teyzenin bir şeyler topladığını görünce ne topladıklarını sordum. Bu dönemler olan dağ çayı topladıklarını söylediler, eğer sizde gelecekseniz bu dönemlerde Aladağlara bu bitkiden toplayıp çay yapmayı sakın ihmal etmeyin. Yaklaşık bir saat kadar yürüdükten sonra vadi ikiye ayrıldı. Eğer sağ taraftan gidecek olursanız Arpalık Vadisine varırsınız ama biz sol taraftan gidip Teke Pınarı’na varmak için yola devam ettik. Yol ayrımından yaklaşık 40dk sonra Serdar dostumuz pek iyi hissetmediğini söyleyip geri dönme kararı aldı. Biz yolumuza devam etmeye başladık ve kısa süre sonra yolun çok daraldığı, sağımızın solumuzun upuzun duvarlarla çevrili olduğu dar bir kanyona girdik.
Saat 16 gibi Ebabil(Dağ kırlangıcı) kuşları eşliğinde daracık kanyondan geçerken yer yer çantalarımızı indirip tırmanışlar yapmamız gerekti. Yolun bir noktasında kayada sabit duran bir ip yardımıyla tırmanıp çantalarımızı çıkarabildik. Saat 17 olduğunda kanyonu aşmıştık,daralan yol genişleyip tekrar vadi oldu.
Yakınlarda su bulmayı umarak yürüyorduk. Engebeli yol ve çantalarımız bizi mental açıdan zorluyordu, yorulmuştuk. Bir buçuk saat daha yürüyünce ancak su sesini duymaya başladık ve akan dereyi gördük. Heyecanla hemen elimi yüzümü yıkadım ama suyu içmedim çünkü Teke pınarında içilebilir su olacaktı. Akan su ile beraber vadi çok güzel görünüyordu. Yeşillikler, çiçeklerr ve yer yer derinleşen su birikintileri ile güzel dinlenmelik manzaralar sunuyordu. Ama biraz daha yolumuza devam edince bu dere de gözden kayboldu. Yer altından çıkan su tekrardan yer altına girerek kaybolmuştu. Haritadan bakınca da çok az yolumuz kalmıştı ve bir an önce çadırımızı kurup dinlenmek istiyorduk . Saat 19:30 gibi varmıştık Teke Pınarı’na. Suyun sabit aktığı iki nokta ve çadır kurmalık alanlar olan nispeten düz bir yerdi. Çantalarımızı indirip biraz dinlendik. Ben ayaklarımı buz gibi suya sokup günlük yazarak anın tadını çıkardım. Bir noktada sesler duymaya başladık ve seslerin yakınlardaki bir koyun sürüsünden geldiğini fark ettik. Birkaç dakika içerisinde etrafımızı yüzlerce koyun sarmıştı. Sakince koyunların ve çoban köpeklerinin su içip gitmelerini bekledikten sonra çadırımızı kurup akşam yemeği yiyerek yatışa geçtik
15.08.2023 – KDK
Sabah 8de uyanıp güzel bir kahvaltı ettik. Zirve çantalarımızı hazırlayıp 8:45 gibi yola çıktık. Yanımıza 3er litre su almıştık(ancak gün sonunda hiç suyumuz kalmamıştı 4,5 tavsiye edilir)Hedefimiz Küçük Demizkazık idi. Teke pınarından Oba yerine yürüyüp oradan Bdk’nın yanından Kdk’ya doğru dönecektik. Saat 9:30da Bdk’yı gören bir aralık bulup Oba yerine gitmeden buradan gidebiliriz diye düşündük. Saat 10 da geçide gelip slabler tırmanarak(Bdk’ya hazırlık olsun diye, atıştırmalık olsun diye kendimizi zorluyorduk) bir saat sonra Bdk ve Kdk’nın arasında bir yere çıktık.
Artık yolumuzu Kdk’ya çevirip yan geçişler yaparak saat 11:45te meşur KDK bacaya geldik. Muhammet daha önce Erdem’in leadlediği ancak bir noktada geri döndükleri Kdk faaliyettinden olan tecrübesi ile olacakları bize anlattı. Bora onun emniyetini aldı ve Muhammet bacayı rotada olan sabit iplerle ve yer yer kullandığı geleneksel malzemeleri ile leadledi. Sonra sıra bana geldi ve bacayı çıkmaya başladım. Çok da zorlanmadan çıkabildim ama tişörtüm çıkarken biraz parçalandı.
Muhammet Bora’nın emniyetini alıyordu, o sırada ben yolu keşfetmek için yukarı çıktım ve zirve bayrağını gördüm. Bir süre sonra onlarda geldi ve saat 14’te zirveye varmıştık. Zirve defterine notlarımızı düşüp, Erdem’in de zirve defterine yazdığı gibi çok da zor değilmiş diye düşünüp, geri dönüş yoluna geçtik.
Aşağı inerken bir ara Bora’nın düşürdüğü bazı taşlar beni sıyırdı ama Muhammetin eline çarptı. İşte bu gibi durumlar için kask takıyoruz dostlar. Tekrar böyle bir şey olmasın diye birbirimize yakın inmeye başladık ve tekrar bacaya geldik. Bacadan ip inişi yaptık ve aşağı inince derin bir oh çektim. Artık sağ salim KDK’ya çıkmış ve inmiş bulunuyorduk. Geri dönerken aynı yoldan değil de farklı yerden gidip bölgeyi kafamıza daha iyi kazıyalım dedik. Saat 15:30 gibi Apışkar vadisine indik. Planımızda vadiyi takip edip Arpalık’a varıp oradan da Tekepınarı’na gitmek vardı. Vadiyi inerken bir noktada yükselti kaybetmeyelim yan geçiş yapıp yoldan kazanalım istedik ve abidik gubidik yollara girdik. Enteresan bir yerden inmemiz gerekti. Patır kütür inmeye başladık. Bir noktada ben biraz ileri gidip sağı solu inceliyeyim derken arkamı döndüğümde Bora’yı ve Muhammet’i göremedim. Nere olduklarını anlamaya çalıştım ve geri döndüm ancak onları yine göremedim. Biraz telaşlanmıştım, telsizden seslendim ama geri dönmediler ve sonunda en kötü aşağıda buluşuruz diye düşünüp inmeye karar verdim. Etrafta inmeye uygun pek yer yoktu. Ben de biraz maymunluklar yaparak çok da tehlikeli olmayan ama garip yerlerden inerek Arpalık Vadisi’ne indim. Patikaya doğru bizimkileri görürüm umuduyla giderken bir de baktım ki onlar benim indiğim yerin ilerisinden bir yerden inmeye çalışıyorlardı. Onları görünce çok rahatladım. Buluştuğumuzda olayın nasıl yaşandığını anladık. İnerken yaşadığımız kısa iletişimsizlik esnasında benim indiğimiz yerin sağından gittiğimi düşünerek o yöne gitmişler ve kısa sürede aramızdaki mesafe açılmış.
Birbirimize bağırmış olmamıza rağmen kimse kimseyi duyamamıştı. Onlarında telsizinin şarjı bitmişti. Böyle olunca aklın yolu bir deyip birbirimizi vadi de bulduk. Sonra Arpalık Vadisini takip ederek saat 18 gibi Teke Pınarına vardık. Yemeğimizi yiyip ertesi gün için dinlenmeye geçtik çünkü yarın “Büyük” gün.
– Ali Umut Usta
16.08.20203 – BDK
Sabah 7’de kalktığımızda hava zaten aydınlanmıştı ama Tekepınarı’ndaki kampımız hala gölgede ve serindi. Kahvaltıyı yaparken aklımızda dün KDK’nın sırtından iyice süzdüğümüz rotamız vardı. Hevesli olmamıza ve kendimize güvenmemize rağmen aklımızda şüphe de eksik değildi. BDK slablerinin “mentali zorlaması” gibi bir ünü olduğu için kendimizden tam da emin olamıyorduk. Bu ekiple yaptığımız önceki zirvelerde de hep klasik rotadan çıkıp sağda solda slablerden tırmanmaya alışkındık ve BDK slab tecrübesinin de bu zorlukta ama daha uzun bir etap olması gerektiğini düşünüyorduk. Hatta klasik rotadan çıkıp slablere girme aktivitemizi aslında BDK’ya hazırlık olarak yaptığımızı söylesem yalan olmaz. Ne zaman rotanın yanında bir slab görsek “aha BDK slab” diyerek tırmanırdık. Bunlar aklımdan geçerken kahvaltı bitti saat 8.00 oldu ve yola çıkma vakti geldi.
Yüzlerce başlık koyun sürülerinin sık sık geçerek oturttuğu temiz patikalarda akarak yürüdük ve 2 saate Obayeri’ne vardık. Obayeri’nde su olacağını düşündüğümüz için yanımıza sadece 3 litre su alıp bir şişeyi boş olarak getirmiştik ama Obayeri kamp alanında su akmıyordu. Çantaları orda bırakıp dün akşam konuştuğumuz çobanın (adı Muhammet) çadırını aramak için tepeyi tırmandık. Orda sürüsüyle beraber Muhammet’i bulduk ve bize orda bir su kuyusu gösterdi. Su durgun olduğu için temizliğinden biraz tereddüt ettik ama doldurduk suyumuzu. Çantalarımızı alıp geldikten sonra Muhammet’e teşekkür edip tekrar yola çıktık. Pek de mola vermeden yola devam ettik. Buraya kadar zor bir yer yoktu ama Doğu Beli’ne çıkan çarşak biraz yorucu gözüküyordu. Bu kısma başlamadan önce çarşağın tam başlangıcındaki geniş bir kurumuş göl yatağında büyük bir taşın gölgesinde uzunca bir mola verdik.
Çikolatalarımızı yedikten sonra rahat gölgemizden ayrılıp güneşin alnında çarşak çıkışımıza başladık. Çıkış bir süre dik ilerledi ama kenardaki slablere kısa süre sonra bağlandık ve çıkış rahatladı. Yolun kalanında Doğu Beli’ne kadar slab çarşak karışık ilerledik ve genel olarak çok zorlamadı. Sadece sonlara doğru kaya biraz daha çürükleşti ve dikleşti. Bu kısımda muhtemelen ip inişi için çakılmış bir iki sikke de gördük. Sonunda Doğu Beli’ne de çıktık. Burdaki bivak yerinin hemen yanında hayatımda sırtımı yasladığım en rahat kayada slab etabına girmeden önce iyi bir mola daha verdik. Sonrasında baton ve birkaç tek tük gereksiz malzemelerimizi orda bırakıp saat 12.00’de malum slablere nihayet girdik.
Faik Abi’nin üstüne basa basa söylediği gibi rotada sola gitmek bazen cazip gelse de her zaman sağdaki hatta (özellikle tepeye yakınken) zaman zaman uçurumun tam kenarında kalarak ilerledik. Tırmanış kolay başladı ama bazı etaplar boşluk hissiyle birleşince zorladı da. Özellikle tam altımda uçurum varken hamle yaparak yan geçiş yapmam gereken kilit kısmında (benim en zorlandığım kısımdı) ipi sırtlanıp leadleyen Ali Umut’a burdan bir kez daha şapka çıkarıyorum. Burayı da bir şekilde geçtikten sonra rota da yavaş yavaş rahatlamaya başladı ve 13.00’ü geçerken artık tırmanmayı bitirmiştik ve zirve bayrağı gözüktü. Burdan sonrası rahat bir yürüyüştü artık ve 13.30 gibi zirveye ulaştık.
Zirvede keyif çatıp fotoğraf çekinmeyi bitirdikten sonra dönüş yoluna girdik. Çıkarken hiç ip açmamıştık ama inerken sikke olan her yerden ip inişiyle indik. İnsek inerdik gibiydi ama tırmanırken yeterince yorulmuştuk, inişte kafamız rahat olsun diye düşündük. Sıra sıra ip inişi yaparkenki beklemelerde mayışmaya başlamıştım bile. Bu yazın 3. Aladağlar faaliyeti olduğu için artık bunun son faaliyetim olacağının bilincindeydim(!) ve KDK BDK yaparak bu yaz dağcılığa çok güzel bir nokta koyduğumu düşünüyordum. Bu hissiyatla beraber bu son zirvemden sonra üzerime tatlı bi yorgunluk ve huzur çöktü. Ali Umut ve Muhammet’te de benzer bir hal seziyordum ve dönüş yolu boyunca bu tatlı yorgunluk hissiyle yürüdük. Yavaş yavaş ve aramızda bolca mesafeyle, herkes kendi halinde sessizce yürüdü ve aynen geldiğimiz yoldan kampa geri döndük.
Ve Sonrası Sarımemed’de Piknik
– Bora Turan
17.10.2023
BDK’dan dönmüştük. Yıldızları izleyip derin sohbetlerde bulunduğumuz bir geceden sonra sabah zımba gibi kalktık. Aklımızda tek şey vardı. Sarımemed’de mangal yapılıyormuş. Çadırı topladık, çantaları sırtlandık saat 8.30 gibi Arpalığa doğru yola koyulduk. Ulvi Abiye 10.00 da orada olacağız demiştik. Biraz erken ulaştık. Biz koyunlarla oynarken Ulvi Abi geldi. Muhteşem mangal planımızdan bahsettik ve bizi direk Çamardı’ya götürdü. Kahvaltı da yapmadığımız için açlıktan ölüyorduk ve benim ilk gün gelip ciğer dürüm yediğim yerde yemek yemeyi teklif ettim. Gidip dürümlerimizi yedikten sonra bi tokluk çöktü ve mangal planımızdan vazgeçtik. Ulvi abiyle de tekrar buluşup Sarımemed’e doğru yola koyulduk. Bu sırada Hakan’dan bir çağrı geldi “Ben geldim geliyorum dağa” diye. Yol üzerinde epeyce büyücek bir söğüt ağacının altında Hakan’ın gelmesini bekledik. Sonra hep beraber kamp alanına geçtik.
Bugünü malzeme atmak ve ufak bir tırmanış yapmak için planlanmıştık. Hakan da yola çıkmadan önce planını anlattı bize. Anladığım kadarıyla yanına 10 litre su alıp Ağustos sonunda dağın ortasına su aramaya gidiyordu (Detayları için Hakan’ın solo gezi raporunu okuyabilirsiniz). Biz de malzeme atıp, birkaç yeri sikkeleyip devasa istasyonlar kurarak günü bitirdik. Akşam da yanımıza çadır atan arkeolog abimiz ve ailesiyle çay sohbet yaptıktan sonra yattık.
18.10.2023
Sabah kalktığımızda gece boyu devam eden sinek istilası çok rahatsız edici seviyedeydi. Hızlıca malzemeleri ayarlayıp Sarımemede girerken sağda kalan duvarda yaklaşık 30 metrelik bir çatlak hattına girdik. Öğlene doğru güneş ve sinekler ve dikenler otlar saplar derken dayanamadık ve dönmeye karar verdik.
Ulvi Abi geldi bizi aldı. Yine Çamardı’ya ciğer yemeye gittik ama otobüse yetişmemiz gerekiyordu ve sıra çok olduğu için hemen bir şeyler yeyip Çamardı servisini beklemeye başladık. Servisin saatini bize yanlış söyledikleri için baya uzun bir süre ortalıkta dolanıp servis beklemek zorunda kaldık. Sonrasında otogara ulaşabilmiştik ve dürüm yiyecek bir yer bulduktan sonra otobüs bekleyene kadar internet kafede CS 1.6 atmak için plan yaparken birden aklıma Ağrı Dağı geldi. Falanlar filanlar fistanlar fıklardan sonra sigarayı bırakmam karşılığında 18 Eylül’e Doğubeyazit’a gitmeyi anlaştık.
Daha dönmeden yeni bir faaliyet planlanmıştı (onun gezi yazısı da eklenmek üzere). Sonrasında otobüs geldi ve İstanbula döndük.
–Muhammet Ali Doğan
Bu raporumuzu da BÜDAK 29 Ekim Sonbahar Faaliyetine giderken yazmaya karar verdik. Üstünden baya uzun zaman geçtiği için hatırlayabildiğim kadarıyla yazdım.
0 yorum