Katılımcılar

Çadırbaşları: Kayacan Vesek, Bahadır Pamuk, Ömer Pural, Mustafa Akar, Naci Emre Kılıç

Yeniler: Şefik Palazoğlu, Tamer İzzet Beyazoğlu, Ali Ozan Memetoğlu, Muhammed Talha ALUÇ, Oktay Özel, Selin Düşmez, Erdem Aydın, Hakan Ak, Selin Dingeç, Ömer Arslan, Ekrem BAL

6 Ocak Pazartesi günü akşam 7 sularında bütün kampçılar kulüp odasında buluştu. Gitmeden iki gün önce olumsuz şartlar yüzünden Uludağ yerine Ilgaz’a çıkmaya karar alınmıştı. Çoğunun kafasında İstanbul’da hava böyleyken biz dağda ne yapacağız sorusu vardı. Özellikle yeni kampçıların gözlerindeki korkuyu ve telaşı görebiliyordunuz. Bu soruları bir kenara bırakıp çadır alışverişini tamamladılar. Saat 11 de yola çıkılması üzerine konuşulmuştu, ancak yeni üyelerden bir tanesinin ailevi sorunları tüm kampçıları gerdi ve hazırlık aşamasında gerginliğe sebep oldu. Sorunu çözdükten ve hazırlıkları tamamladıktan sonra yola çıktık. Sabah 7 sularında varmıştık. Karayolları Tesislerinde giyinmek için yer rica ettik. Bize ne yazık ki traktörleri koydukları yerde giyinebileceğimizi söylediler. 17 kampçı 2’si kız olmak üzere biraz donarak biraz da neden burdayız diyerek giyindik. Hava çok güzeldi, her yerde kar vardı ancak kafamı kaldırdığımızda içimizi ısıtan güneşi görebiliyorduk. Herkes hazır olduktan sonra çanta sırta emri geldi ve biz yola koyulduk. Kamp alanı bulunduğumuz yerden 2 km uzaklıktaydı. Yürürken küçük aksaklıklar olsada (Kayacan yanlış yola girdi) yaklaşık saatte kamp alanına ulaştık. İlk önce güzelce bir karları ezdik. Kolkola girdik, buldozer olduk; halay çektik, tango yaptık ama o karları ezdik. Ardından buzdan duvar yaptık. Kimimiz elinde kazmayla, kimimiz elleriyle bir olup çok güzel bir yaşam alanı elde ettik. Çadırlarımızı kurduktan sonra vakit kaybetmeden ocaklarımızı açtık ve içimizi ısıtacak şeyler ısıtmaya, kaynatmaya başladık. Kampçılar çadırlarında dinlenirken Kayacan ve Ömer bir sonraki günün eğitimi için uygun yer arama gittiler. İki saatin ardından onlar da geldi yemek yediler ve biraz dinlendiler. Saat 8 de nerdeyse tüm kampçılar her zamanki gibi halka olmuş, muhabbette başlamıştı. Kim ne derse desin, hiçbir mekan bizim o soğukta ettiğimiz muhabbetler kadar tat vermezdi. Hepimiz biliyorduk. Yoğun bir günün ardından kampçılar 22.00’de sabah 7.00’de uyanmak üzere tulumlarına girmişti. 

Sabah alarmlarla kalkıldı. Kahvaltıdan sonra yeni kampçılar kramponlarını takmayı öğrendi. Saat 9 .00’u gösterdiğinde yeni kampçıların ayağında krampon, ellerinde kazık, gözlerinde kar gözlüğü kazma eğitimi almak üzere yola çıktık. Böylece eğitim alacağımız tepeye doğru karlı bir yürüyüş başlamış oldu. Bata bata bata geçen – dakikanın ardından küçük zirvemsi bir yere ulaştık. Hava sisliydi, kar yağıyordu. Kayacan eğimli bölgeyi bulmak için bizden ayrıldı. Biz de bir süre bir şeyler atıştırdık, termoslarımızdan sıcak şeyler içtik. Kayacan’ın ardından Emre “Nerde kaldı bu çocuk” dedi ve peşinden gitti. Kalan kampçılar olarak aldık ellerimize kazmaları oturmak ve soğuktan korunmak için kazmaya başladık. Bir süre kazdığımız yerde korunduk. Ardından ilk önce Emre sonra da Kayacan geldi. Yüz metre ileride uygun bir eğim olduğunu söylediler, biraz yürüdükten sonra kazma eğitimimizi alacağımız tepeye varmış bulunduk. Konum olarak 2100 metrede, küçük hacet zirvesine giden sırt hattının üzerindeydi. Saat 17.00’ a kadar burada çok eğlenceli bir eğitim aldık. Ilgaz Dağında daha önce eğitim verilmemiş olduğu için bulunan parkur çok kaliteli değildi zaman zaman eğim konusunda sıkıntılarımız oldu ancak yine de kazma eğitimimizi tamamladık ve kamp alanına geri döndük. Herkes çadırlarına dağıldı, çok üşümüştük. Çoğumuzun eldiveni donmuştu, ısınmak istiyorduk. Vakit kaybedilmeden yemekler yenildi, çaylar ısıtıldı ancak hava çok soğuk olduğu için çadırdan çıkmak istemedik. Bir kaç kampçı dışında çadırlarımızda ısınmaya odaklandık, ardından bir önceki gece gibi 22.00’da yattık.

Sabah 8.15’i gösterdiğinde bütün kampçılar çadırlarından çıkmış, kahvaltılarını yapmış bir şekilde emniyet eğitimi almak üzere hazır bekliyorlardı. Bu sefer kamp alanımızın hemen yanındaki eğimde eğitim alma kararı alınmıştı. Önce iple ve kazmayla kar babası emniyeti almayı öğrendik. Ancak kar yeni yağdığı ve tam sertleşmediği için istediğimiz verimi alamadık, ardından beeper kullanımı eğitimi bir parçası olarak Ömeri kaybettik ve Emreyle onu bulduk. T profili ve deadmanleri kara yerleştirerek emniyet almayı denedik. Kar yeni yağmış olması ve neredeyse tamamının toz kar olması nedeniyle çok kaliteli emniyet noktaları oluşturamadık. Geri kalan bütün eğitimleri burada tamamladık. 12 sularında kamp alanına dönüp çadırlarımızı toplamaya başladık. Biz bunları yaparken iki küçük ziyaretçimiz vardı. Biri bembeyaz, tatlı mı tatlı bir gelincik; diğeri ise Tamer’in alt komşusu küçük bir fareydi. Ömer ne kadar ona sevgi göstermek istese de onun pek niyeti olmayınca onları orada bırakıp yola koyulduk. 17 genç sıcak bir otobüsün hayaliyle geldikleri yoldan karayolu tesisinin önüne geri çıktı. Kıyafetlerimizi değiştirip yola çıktık. Kampçılığın en güzel yanı dağdan sonra hamama gitmek, güzel yemek yemektir. Ancak yakınlarımızda hamam olmamasından ve eve erken dönme istediğimizden sıcak yemeklerle yetindik., Yemek konusu o an çok önemliydi, güzel bir yerde yemek yemek üzere Ilgaz’ın merkezine gittik. Çorbalarımızı içtik, salatamızı yedik, pidelerimizin üzerine bir de künefemizi sipariş ettikten ve onu da afiyetle yedikten sonra İstanbul’a doğru yola çıkıldı. Anayola çıktığımızda bir arkadaşımızın kaygılı bir sesle siyah poşetim nerede dediğini duyduk. Herkes vampir köylü için pozisyon almışken birden bütün otobüs Taha’nın ayyakkabılarının bulunduğu siyah poşeti aramaya başladı. Ardından otobüs şoförlerimizin çöp sanıp çöpe atmış olabileceğini öğrenip Ilgaz merkeze geri döndük. Taha büyük bir sevinçle otobüse dönünce hepimiz çok sevindik ve vakit kaybetmeden geleneğimizi, vampir-köylümüzü, oynamaya koyduk. Oyundan sonra herkes biraz uyuklamak üzere yerlerine geçti. Saatler 1’i gösterdiğinde Güney kampüse vardık. Çadırlarımızı temizledikten sonra herkes evlerine dağıldı ve kamp maceramız bitmiş oldu.

 


0 yorum

Bir yanıt yazın

Avatar placeholder

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir