İstanbul’dan Çıkış: 26 Temmuz Çarşamba 20.30
İstanbul’a Varış: 31 Temmuz Pazartesi sabah
Kamp Yeri: Çelikbuyduran Molataşı
Katılımcılar: Baran Taşan, Nur Selin Soysal, Alim Örnek, Farhad Allahverdiyev, Kutay Atak, Dilara Karabekmez, Ramazan Tan, Hazal Orman, Cihan Kocaoğ

Ekipler:

Karasay-Eznevit: Alim, Nur Selin, Farhad
Emler-Hürtepe: Baran, Dilara, Kutay
DKSK: Kutay, Hazal, Ramazan, Dilara, Nur Selin, Baran
Süner, Oksar Tepeler: Kutay, Ramazan
Solo Emler: Ramazan
Emler-Hürtepe 2: Alim, Farhad, Cihan

(Nur Selin)

Gezi öncesinde en çok gerildiğim ve gezi sırasında en çok eğlendiğim bir yaz kampını geride bıraktık. Herkesin içinde bi dağa gitme ateşi vardı ve yklarda da bu gezinin tohumları önceden atılmıştı. İlk kamptan gazını alamamış ve kampa gidememişler olarak ikinci bir yaz kampı düzenleme kararı aldık.

Öncelikle rotamız Obayeri’ne kamp atmaktı, hızlı gelişen bir karar oldu ve planı bunun üstüne yapmaya başladık. Daha sonra gelişen talihsizlikler, birçok kişinin kampı iptal etmesi, ve çok fazla Obayeri zirve tecrübelisi olmadığı rotamızı değiştirme kararı aldık. (Erken planlamanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha öğrenmiş oldum, sakın son dkye bırakmayın:,)

Planı son dk değiştirdiğimiz için biraz gerilmiştik ve ne yapacağımızı bilemiyorduk ki Alim bize harika bir fikirle geldi.

Tam olarak önceki yaz kampı gezi yazısında Alim’in bahsettiği Çelikbuyduran gelmeden önceki molataşında kamp atmaya karar verdik. Su var, manzara var, zirvelere ve platoya yakın, harika bi yer.

Kamp alanından manzarayı izleyen Baran

“Burada bir not düşmek isterim, böyle havalarda o son çıkış insanı çok yıpratıyor, alternatif olarak dinlenme taşının hemen karşısında o kadar rüzgar almayan düzlük bir alan var. Oraya da kamp atmak mantıklı olabilir.”

(Bkz. http://www.budak.boun.edu.tr/index.php/genel/budak-2023-yaz-kampi-faaliyet-raporu-20-25-haziran-1084.html )

Ertesi gün malzemelerimizi alıp Aydoğanlar (rakipsiz) otobüsüyle Niğde’ye vardık. Ramazan, Hazal ve Cihan (beyaz yakalar) da bize sonraki gün katılacaklardı.

27 Temmuz 2023 Perşembe

Karayalak-Molataşı (Baran)

Ulvi abinin bizi saat 10.40 gibi alması ile traktör yolculuğumuz başlamış oldu.


Yaklaşık 45 dakikalık traktör yolculuğundan sonra Karayalak kamp alanına vardık. Mola taşına yolculuğumuz başlamadan önce çantalarımızı son bir kez düzenleyip 12.40 gibi yola çıktık. Yola çıktıktan yaklaşık 20 dakika sonra Ceren’in botu ayağına vurmaya başladı ve yürüyemeyeceğini söyledi. Ulvi abiyi arayıp Cereni kamp alanından almasını söyledik. 13.20’de tekrar yürümeye başladık ve 15.00’da kapıya vardık. Burada 20 dakika rüzgar yiyerek mola verdik ve yola devam ettik. Ara ara ufak molalar vererek saat 17.50’de mola taşına ulaştık. Ulaşır ulaşmaz matları atıp 15 dakikacık kestirdik.

Mola Taşında 15 dakikacık kestirme

Ardından çadırları kurup yemek yapmaya başladık. Yemek yerken yarın yapabileceğimiz zirveler hakkında konuştuk. Kutay, Dilara ve ben (Baran) Emler-Hürtepe; Farhad, Nur Selin ve Alim ise Karasay-Eznevit yapmak istedi. Saat 9 gibi çadırlara girdik ve yapacağımız zirvelerin yakınlığı sayesinde güzel ve uzun bir uyku çekmek istedik.

28 Temmuz 2023 Cuma

Emler-Hürtepe (Baran)

28 Temmuz Cuma günü saat 9’da uyandık. Emler ve Hürtepe’nin yakınlığından dolayı çok acele etmeden kahvaltımızı ve sıcak kahvelerimizi hazırlayıp saat 10.48’de mola taşından önce Emler ardından Hürtepe yapmak üzere ayrıldık. 11.30’da Çelikbuyduran kamp alanına ulaştık. Emler çarşağını çıkmadan mola verelim dedik ve 10 dakika soluklandık. Ardından tekrardan yola düştük 1 saat kadar yürüdükten sonra Emlerden dönen 2 dayı ile karşılaştık ve hasbihal ettik. Kapuzbaşı Şelalesi, Soğukpınar kamp alanı ve Hacer Ormanlarına gidin önerisini aldık. (Bir sonraki gün platoda tekrar karşılaşıyoruz). Güzel sohbetten sonra 12.40’ta Emler zirveye ulaştık. Karasay zirvedeki Farhad, Nur Selin ve Alim’e baton sallayıp selam verdik. Burada 1 saat zaman geçirdikten sonra saat 13.40’ta Hürtepe’ye doğru yola çıktık. Emler’den, kuzeydoğu yönünde yaklaşık 20 dakika kadar alçaldık. Hürtepe’ye başta belirli olan çarşak yoldan çıkalım gidelim dedik ama slabler daha cazip geldi ve slablerden devam ettik. Sıkı bir dağ yürüyüşünün ardından saat 14.40’da Hürtepe’nin rüzgarlı zirvesinde kendimiz bulduk.

Hürtepe zirve

15.05’te Hürtepe’den ayrılıp Çelikbuyduran geçidine doğru yola çıktık. Çarşakların verdiği hız ile 16.10’da mola taşına vardık. Biz Çelikbuyduran çarşaklarını inerken diğer ekip de Kızılkaya-Karasay belinden mola taşına doğru iniyordu. Aynı anda kamp alanından ayrılıp aynı anda kamp alanına varmış olmanın mutluluğu ile soframızı kurmaya başladık.

Karasay-Eznevit (Nur Selin)

Kampa vardığımızın ikinci günü iki ekip olarak zirvelere ayrıldık. Alimle Farhad Karasay-Eznevit zirvelerine gitmeyi konuşuyorlardı, ben de onlara dahil oldum.

10.50 de iki ekip kamptan aynı anda ayrıldık. Diğerleri de Emler-Hürtepe yapacaklardı. Kamp yerinden patika yolu takip ederek Karasay geçidine doğru yol aldık. 3 küçük su molası verip Alim’in bi okyanus kadar su içtiği faaliyetimize devam ettik.

11.50’de Karasay geçidinin tam altında zirveyi görmenin keyfini yaşayarak bir mola verdik.

 

Karasay Geçidi altı molada

Karasay Zirve yolunda Alim

Adsız bir zirveyi geçip 12.30’da Karasay zirvesine ulaştığımızda wikiloc rotası Adsız Zirve 2’de olduğumuzu söylüyordu. Zirve defterine bakıp 3 kere buraya gelip Karasay yaptım diyen elemanı okuyunca biraz Karasay’da olduğumuza ikna olduk. Yine de Alim Hakan’ı arayarak zirveyi teyit etti. Mükemmel manzaranın tadını biraz çıkardıktan sonra 12.50’de Eznevit zirveye doğru yola çıktık. Burda ya sırttan ilerleyecektik ya da biraz alçalıp patikadan sonra çarşakla tekrar zirveye çıkacaktık. Sırtın biraz altından yan çarşak geçişiyle ilerledikten sonra nedense o an biraz alçalmayı seçtik ve 120 metre kadar, bir tık gereksiz bir çarşak çıkışı yaptık. Neyseki yorulduğum anlarda Alim beni twerkleriyle canlandırıp kendime getiriyordu. (Kendisiyle zirveye giderseniz ısrarla isteyiniz.)

Eznevit zirvede

13.45’de Eznevit zirvede Alim beypazarını yudumlamaya başlamıştı. Farhad’ın getirdiği üzümlü içeceği ve buenoyu bir zirve ödülü olarak yiyip içtikten sonra zirve defterini ve Salim abinin anı defterini doldurduk. Yolunuz düşerse zirve defterlerinde Farhad’ın şiirlerini okuyabilirsiniz.

14.35 gibi dönüşe geçip 15.25’te tekrar Karasay zirvedeydik. Bu kez alçalmadan direkt geçiş yaptık. Yolda Alim mükemmel bi tuvalet noktası bulduğu için azıcık oyalandık. 16.20’de tam diğer ekiple aynı anda tekrar kamp alanındaydık.

Tadından yenmeyen çok güzel bi faaliyetti, önceki gün molataşına kadar yürümeye değdi diyebilirim. Zirve ve çadır arkadaşlarım olan Alim ve Farhad’a bu faaliyet için çok teşekkür ediyorum.

29 Temmuz 2023 Cumartesi

Emler Hürtepe 2 (Farhad)

Sabah uyandığımızda ilk olarak fazladan dürüm ve salamımızın olduğunu farkettik. Bir önceki gruptan birkaç kişi yemeğini unutmuştu. Molataşı kamp alanına kadar taşıdığım 20 yumurta dolu pet şişemde yaklaşık 12-13 yumurtalık kahvaltı duruyordu. Alim ve Cihan ile birlikte üç dürümü, iki paket salamı, biberli soslu yumurtalarımızı kurduğumuz “gölgeliğin” altında yedikten sonra, saat 11:20 a.m. civarında Molataşı kamp alanımızdan Emler – Hürtepe faaliyeti için yola koyulduk.

Çelikbuyduran yolunda katırlarla kuzu taşıyan dayıya rastladık, kuzuların bakışları Çelikbuyduran’ın güneşini atlatmamıza yardımcı oldu. Yaklaşık saat 12:00 p.m. gibi Çelikbuyduran – Emler patika başlangıcındaydık.

Patikayla biraz ilerledikten sonra beni güneş çarptı, 15 dakikayı aşkın bir mola verdik, bol su içtik, güneş kremi sürdük. Bu sırada Cihan tabanının aşındığını söyledi. Patika üzerinde rastladığımız, Emler zirve grubundan bir kişi Cihan’a ayağını sağlama alması için müthiş™ yarabandı verdi.

Cihan mutlu.

Emler zirveye 30 dakika kalmıştı, Alim sol dizinin biraz ağrımaya başladığı söyledi. Bunun üzerine biraz soluklanarak ve daha emniyetli çıkışlar yaparak ilerledik. Cihan önden giderek zirveye vardığında biz de sorunsuz atlatacağımız bir zirveye varmak üzere olduğumuzu anladık ve ferahladık. Saat 13:15 p.m. gibi Emler zirvedeydik, burada bir süre çikolatalarımızı yedik, Alim’in getirdiği gazozdan ve benim getirmiş olduğum üzümlü içkiden içdik. Maalesef bir önceki gün son Dr. Pepper’i içmişdik, bu zirvede Steinz;Gate hatırlama imkanım bulunmadı. Oldukça uzun süren molamızda bize başka gruplar da katıldı. Aralarından biri Boğaziçili olduğumuzu öğrendikten sonra sosyal ve siyasi mücadelelerinde öğrencilerin yanında olduğunu belirten söylemlerde bulundu. Sonra bize Kızılkaya, DKSK, Süner, ve Okşar Oksar zirvelerde yaptığı eski faaliyetlerinden bahsetti.

Alim’in dizi arızalı olduğu için o, geri dönme kararı aldı. Hürtepe zirve yolu için, BDK’nın kızıl siluetinin ağır bir suret olmaya yaklaştığı manzaraları seyretmek için çok heyecanlıydım. Cihan da ilk başta tereddüt etse de, Emler – Hürtepe yolu üzerine konuşmaların ardından o da gitmek istediğini söyledi, hatta önden giderek benim için de kolaylık sağladı. Böylece Alim kamp alanına, Cihan ile ben de Hürtepe zirve yoluna doğru yola düştük. Saat 14:10 p.m. idi.

Cihan, Emler zirvesi.

Hürtepe yolunda, sağda kalan birkaç tepe ve onlardan uzakta duran küremsi Oğlakkaya, bazen Hürtepe olarak karıştırılabiliyor. Buna dikkat etmemiz gerektiğini bilerek, sık sık yolumuza ve Wikiloc haritamıza bakarak ilerledik.

-Sonradan da öğreneceğimiz gibi, Alim’in kamp alanına giden şaibeli yolunda Çelikbuyduran kartalıyla Homeros ilahilerinden çıkma bir mücadelesi olmuştu. Tek bir anda parlayarak, coşarak yükselen kartal, arızalı (yani dizi) Alim’e hücum çekmişti. Alim’e istinaden söylüyoruz, faaliyet boyunca hiçbir işine yaramayan kazmasıyla kendini kurtarabilmişti.-

Saat 15:05 p.m.. Hürtepe zirvedeyiz. Buraya varmadan önce, hiçbir çarşağa girmemek için tepelerin altıyla steplerden geçerek ilerlemiştik. Zirveye vardığımızda dikkatimizi ilk Hürtepe – Bozkaya geçişi çekti. İnişli-çıkışlı, korkutucu olmakla beraber risk faktörünün de az bulunduğu bir geçişti burası. Sonrasında ise Bozkaya sırtıyla dikkatli bir ilerleyiş gerektiriyordu. Sağda, uzaklarda, manzaranın tüm olanaklarına dikey giriş yapmış BDK zirve duruyordu… Burada durduk.

Hürtepe zirvesinden, Bozkaya geçişi (solda) ve BDK zirvesi (sağda).

Hürtepe zirveden saat 15:35 p.m. gibi ayrıldık. Cihan ileride gördüğü bir patikayla Emler yoluna girmeden daha kolay bir dönüş yapabileceğimizi söyledi. Oğlakkaya patikasına giriş yapmıştık, kaygan çarşakların üstüyle biraz ilerledikten sonra yolumuzun bizi daha fazla enerji sarfiyatına maruz bırakacağını düşünerek geldiğimiz yoldan geri dönme kararı aldık.

16:35 p.m. gibi Emler zirvenin altındaydık. Burada DKSK grubu ile haberleştik, Ramazan’ın Emler zirveyi çıkmak istediğini öğrendik, onu bekleme kararı aldık. Saat 17:30 p.m.’de Ramazan yanımıza varmıştı, DKSK grubundan diğer arkadaşların da ulaşmak üzere olduklarını gördükten sonra ben Alim’e haber vermek için kamp alanına dönme kararı aldım. Cihan diğer arkadaşları bekleme kararı almıştı, herhangi bir sorun olursa Çelikbuyduran yolunu yeniden çıkmanın zor olacağını biliyordu.

18:00 p.m. gibi ben kamp alanına varmıştım. Alim’le biraz hemhal olduktan sonra henüz yolda olan arkadaşlara yemek yapmaya koyulduk.

Plato-DKSK (Hazal-Dilara)

6.15’te 15 dakikalık bir gecikmeyle 6 kişi olarak Mola Taşı’ndan yola çıktık. Çelikbuyduran yolunu iki defa kısa içlik çıkarma molası vererek bitirdik ve 6.50’de Çelikbuyduran Kamp Alanı’na vardık. Güneşin uzaktan gözükmesiyle güneş kremlerimizi sürdük ve yola devam ettik. Yolun devamı yokuş aşağı olduğu için keyifli ve hızlıydı. 8.15’te Plato’ya varmıştık. Bizi kamp alanında bir önceki gün Emler zirvesinde karşılaştığımız iki dayı karşıladı.

Sularımızı doldurduk ancak içimizden bazıları yanımıza almamız gereken su miktarını yanlış anladıkları için 1.5 litrelik su şişeleriyle gelmişlerdi. Bu zirve yolunda tedirgin olmamıza ve suyu olabildiğince idareli kullanmamıza neden oldu. Her molada kalan su miktarımızı hesapladık. Plato’nun yakınındaki göl kenarına kahvaltı yapmak için oturduk. Ancak trajik bir şekilde bir kısmımız yanımıza yolluk olarak hazırladığımız dürümleri almadığını fark etti ve ufak çaplı bir psikolojik kriz yaşandı. Neyse ki fazlasıyla abur cuburumuz olduğundan idare edebildik ve 9 gibi tekrardan yüksek bir enerjiyle yola koyulduk. Takip ettiğimiz Wikiloc rotasıyla bizim gittiğimiz yol biraz farklıydı. Biz daha dik çarşaklar ve slapler çıkarak kısa yoldan yükselmeye çalıştık ancak zirve bir türlü görüş açımıza girmediği için hem mental hem fiziksel olarak çok yorulduk. 12.00’de DKSK zirvesine varmıştık.

Burada Kutay ve Ramazan, Süner ve Okşar Tepe zirvelerine devam etmek istedikleri için onlarla yollarımız ayrıldı. Zirvede kalanlar olarak ufak bir gölgelik bulup dinlenmeye karar verdik. 13.30 gibi biz de Plato’ya geri dönüşe geçtik. Ancak yine Wikiloc rotasıyla bizim takip ettiğimiz yol uyuşmadığı için biraz dolanarak 15.30 gibi Plato’ya varabildik.

Yol boyunca ben (Dilara), yolda biraz fazla zorlamış olduğum bileğim yüzünden ekibi biraz arkadan takip ettim. Neyse ki biraz sendeleyerek vardığım Plato’da karşılaştığım dağcı bir abla durumumu fark etti ve bana yol boyunca hayalini kurduğum ve  burkulmalara iyi gelen bir krem vererek günümü kurtarmış oldu. Biraz oturup ablanın dağcılık anılarını dinledik ve atıştırdık. Sonra bizden iki zirve daha fazla yapmış olmalarına rağmen Ramazan ve Kutay 16.00’da, bizden sadece yarım saat sonra koşarak yanımıza vardılar. Sonrasında zirve yapmaya doyamamış olan Ramazan dönüş yolunda Emler zirvesine de uğramak istediğini söyledi ve yanımızda kısa bir mola vererek erkenden yola çıktı.

Biz de 16.15’te Mola Taşı’na doğru yola çıktık. 17.30’da Çelikbuyduran’a varmıştık. Burada kısa bir atıştırma molası verdik. Biz atıştırırken bir anda Emler- Hürtepe’den dönmekte olan Cihan yanımızda belirdi. Bir müddet onunla dinlendikten sonra Cihan’ı, Ramazan’ın Emler’den inişini beklemek üzere geride bırakarak Plato’dan beri peşimizi bırakmayan köpekle beraber yolumuza devam ettik. Çarşaklardan hızlıca inerek 18.15’te Mola taşına vardık.

Süner-Okşar (Kutay)

Ramazan’la DKSK’ya vardığımızda manzara gerçekten çok güzeldi ve kendimizi dinç hissediyorduk. Daha çok güzel manzara görmek ve zor bir kılçık olduğunu duyduğumuz Süner-Oksar geçidinden geçmek için bu zirvelere de uğramak istedik. 12.55’te DKSK’da diğer gruptan ayrılarak kayalık sırttan Süner Tepe yönüne ilerledik. Hava cleardı ve kar yoktu. Zirveler görünür olduğundan platoya dönene kadar wikiloc kullanmayalım dedik. 15 dk sonra iki zirve arasında bir adsız tepeye varıp iki derin nefes aldık ve yolumuzu yeniden çizdik. Ancak Süner’e giderken bir noktayı çok da iyi çizememiş olacağız ki iki yanı uçurum bir kaya bloğuna yapışmış halde bulduk kendimizi. Ramız sağından ben solundan biraz ilerleyerek bir geçit aradık. Uzun zamandır ilk kez götümüz atmıştı. Çürük kayaları ve elle tutulur bir geçit olmamasını da göz önüne alarak geri dönüp sol aşağıdaki patikanın 10 metre üstünden ilerleme kararı aldık. Çünkü patikaya insek bir de çıkmakla mı uğraşacağız? Süner’e kısa ve keyifli 45 derece çarşak tırmanışı ile 13.35’te varmıştık. Buradan geçen kış beraber denediğimiz Alaca rotasını görebiliyorduk.

Ben, Ramazan, Sağda Alaca

Süner’de zirve defteri vardı ama biz eli kalem tutan insanlar değildik. Bir sayfasına anahtarla “29.07 büdak” kazıyıp kapadım, ama sanırım ne yazdığımı sadece ben görüyordum. 10dk dinlenip taşlarımızı döktükten sonra Okşar’a doğru ilerledik. Bahsi geçen zor kılçık fena esiyordu ama uzaktan göründüğünden kolaydı. 2 metre solumuzun uçurum olması nedeniyle zorluğunun karlı koşullarda çok değişeceğini konuşup karsızlığın keyfiyle yürüdük.

Oturup foto çekmemiz için yaratılmış kayadaki fotolarımız

Okşar zirveye 5 dk kala, Ramız düşse %80 öleceği bir yerden geçti. Düşmediği için çok mutluyum. Zirveye 14.20’de varıp çukulatalarımızı yerken map’in yeni açtığımız kısmını inceledik. Bu zirvede de defter denmeyecek kâğıt toplulukları vardı. 15 dk takılıp dönüşe geçtik, Okşar-Süner arasındaki belirgin patika üzerinden. Uzaktan göründüğü gibi çarşak kayağı yapabileceğimiz kıvamda bir patika değildi, yoksa tadından yenmezdi. Buradan sonra ayaklarımda toplanan su acısı nedeniyle Ramız’a Emler’de eşlik edemeyeceğimi söyledim. Yine de iyi bir tempoyla indik. 15.10’da tuvalet-güneş kremi molası verdik, 16.00’da platoda diğer grupla buluştuk. Baş başa bu maceramızdan çok keyif aldık, umarım yine yaparız.

Emler Solo (Ramız)

Uzun süre dağa gelememiş olmamın ve bu kampın benim için kısa bir faaliyet olacak olmasının verdiği enerji ve heyecanla Plato’ya varır varmaz su içip Emler yoluna hazırlanmaya başladım. Güneş batmadan kampa dönebilmek için hızlı olmam gerekiyordu. Şarjım olmadığından Wikiloc takip edebilmek adına Hazal bana telefonunu verdi ama ileride görecektim ki onun telefonunda da offline takip edebileceğim bir rota yoktu. Neyse ki Emler’e gidiyordum. Onlardan biraz erken yola çıktım ve Çelikbuyduran’a doğru yürümeye başlamıştım ki heyecanla koşar adım ilerlerken 15. dakikada yanlış bir yere saptığımı fark ettim. Solo maceramın çok çabuk bitmiş olabileceğinden korkarak yolumu değiştirdim. Ufak bir tepeden geçerek doğru yola geri dönmüş oldum. 17.20 sularında Çelikbuyduran’ın biraz yukarısında Emler yolunda beni bekleyen Cihan ve Farhad’ın yanına varmıştım. Yolda hiç mola vermediğim için orada 10 dakika kadar oturdum. Tek başına olmanın verdiği rahatlıkla ana yoldan sapıp zirveye çok yakın bir yere kadar slablerden tırmandım. Artık ilerlemem çok zorlaşmıştı. Daha doğrusu yanlış bir yere girsem geri inemeyeceğimden korktuğum yerlerdeydim. O yüzden biraz sağa doğru yatay bir şekilde ilerleyerek patikaya ulaşmaya çalıştım ve çok kısa sürede ulaştım da. Çok az daha ilerledikten sonra 18.13te zirvedeydim.

Zirvede Hazal’ın telefonundan müzik açarak kalan yiyeceklerimden biraz daha atıştırdım. 15 dakika kadar kafamı dinledikten sonra aşağıya ana patikadan inmeye başladım. Zaten bolca çarşaklı bir yol olduğu için hızlıca Çelikbuyduran’a vardım. Beni bekleyen Cihan’la o an tam anlaşamasak da aşağıda buluştuk. Special thanks to Cihan ve Hazal. Aşağı indiğimde beni Dünya’nın en güzel makarnası, sigarası ve dostları bekliyordu.

Dağda olmayı ve yanımdaki insanları çok seviyorum. Nice toplu, solo zirvelere ve gezilere diyerek herkesi öpüyorum.

Bitiş Notları (Alim)

Bu kamp hakkında bitiş notlarını yazarken, yaptığım menemen ve üstüne kırdığım 14 yumurtanın BÜDAK tarihine bir rekor olarak geçmesi gerektiğini belirtmek istiyorum. Farhad’a lojistik desteği için teşekkürler.

Önceki kampta Efe’yle çektiğimiz çile, bu kampta peşin satan tüccarlar gibi Aladağlar’da keyifle dolaşmamı sağlamış olabilir. Nurselin’in bahsettiği gibi, mola taşı Çelikbuyduran’ı yükle çıkmak istemeyen tembel dağcılar için harikulade bir kamp alanı.

Gezi sorumlusu Nurselin’in eline sağlık, beni kemikleri sızlamasına rağmen Emler’e trekking yaparken yalnız bırakmayan sol dizime de ayrıca teşekkürler.

 


2 yorum

Tebrikler · 8 Eylül 2023 15:30 tarihinde

Tebrikler gençler yolunuz açık olsun tütütütü

İ.Burak Emmi · 15 Eylül 2023 01:44 tarihinde

2006-2008 yılları yaz aylarında aladağları Hacettepe karıncaları sarmıştı…her taşın altından bi Hacettepeli çıkar mekap ayakkabılarıyla asker botlarıyla yürümeye devam ederdi….2023 yazında da Büdak böcekleri dağları sarmış 😉
Yalnız traktöre Selin Özdemiri nasıl fotoshopladınız? En çok onu merak ettim 😀

İ.Burak Emmi için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

Avatar placeholder

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir